Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bu yüzden, o alt katta Eğinli bir kızın yer yatağında oturup kemgözlü ecinnileri kovsun diye annesinin duvara astığı üzerlikotu nazarlığına yüzünü dönüp ağladığını kimse bilmez. Kimse bilmez, dışarıdan geçenler de, içeride olanlar da. Çünkü ağladığını babasından ve annesinden ve küçük kardeşinden daima ve özenle saklamışlır, bunu başarmıştır ve bu başarısını önemsemiştir ve bunu başarmak için tüm zamanlarda, sofrada, teneffüste, okurken, şakacılara karşı, az, hepi topu üç beş kişi de olsa şakacılara karşı kendini olabildiğince ciddi tutmuştur ve bu sebepten okulundaki arkadaşları ondan biraz çekinir olmuştur, isteklerine olur verir olmuştur, sarışın, solgun bakan ve nedense süt kokulu parfüm sürünen öğretmenin gözünde kayısı gözlü ama olgun olmuştur. Eğinli kız, babası yüzünden ilk, altı iken ağlamıştır, okula annesiyle gittiğinin ertesi günü, sebepler arayıp bulmuştur, canı istemiştir, sonra gözlerini silmiştir, babası her gün henüz ortalık ağarmadan ayaklanmıştır, kalkmıştır yatağından, anne elinde peşkir beklemiştir, karanlık banyoda yıkanmıştır el yüz, asılıdır kapının ardında meşin ceket, iki, bilemedin üç sözcük fısıldaşılmıştır, zalim bir öksürük de olmuştur arada kışsa, soğuksa, işte o babası yüzünden. Sonra unutmuştur niye ağladığını, babasını, çok istediği ve şakacı kızlarla gösteride giyeceği ekose etekliği unutmuş, yine anımsamıştır küre biçiminde gece lambasını, yukarı mahallede penceresinden deniz görünen kapıcılı apartmanda oturan Aybüke'nin ayılı sincaplı odasında duran. Unutmuş, sonra yine anımsamış ve gizlice ağlamıştır. Annesinin duvarda asılı tılsımına karşı ağlamıştır, bu yıl ortaya yazılmayı umarak. Tahta kapının aralığından annesinin gözlerini görür gibi olunca yatağın öbür ucunda yatan Servi'ye eğilmeyi, üstünü örtmeyi ya da yorganın altına saklanmayı bilmiştir. Çorba içerken sabahları masanın muşambasından gözünü ayırmamıştır annesi soru sorsun diye, annesi soru sormamıştır. Soru sormak yerine, bir şey bulaşmış gibi Servi'nin ağzını silmiştir elbeziyle. Süpürgeyle faraşın bulunduğu köşeye de bakmıştır. Başının çatkısını sıkılamıştır. Beslenme çantasını eline almıştır, dünden kalan poğaçanın yanına bir domates ve varsa belki bir salatalık eklemiştir. Saçını okşamıştır, gözüne bakmıştır. Ama soruyu sormamıştır. Hangi soru sorulacak derseniz, hiçbir soru sorulmamıştır.
Sayfa 91 - Koyu KırmızıKitabı okudu
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.