bize ait olabilen: bize de en uç.
Sessiz yaşam, sonu yok doğmak,
mekân-gerekmek mekânsız o mekândan almak, etrafındaki şeylerin eksilttiği, nerdeyse hiç çerçevesi-olmamak yer bırakmak gibi ve hep içlik, pek tuhaf zarif ve kendini-ışıtan - kenarlarına kadar:
bize bu denli tanıdık bir şey var mı?
Ve sonra şöyle bir şey: bir duygunun doğması,
çiçek yaprağının çiçek yaprağına dokunmasından?
Ve şu: ve birinin açılması bir göz kapağı gibi,
ve altında bir dolu göz kapakları,
kapalı, sanki onuncu uykuda,
sindirmeye, bir içgözün görüm gücünü.
Ve şu her şeyden önce: bu yapraklar arasından
ışığın geçmesi gereği. Bin gökyüzünden süzerler yavaşça o bir damla karanlığı, onun ateş ışığında karışık hayıt
demetinin kıpırdanması ve kalkışması.
.