Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her kadının çocuk doğurması gerektiğini iddia eden toplumsal varsayım kısmen kadınlarla insan bedeni arasındaki sıkı ve asli bağıntıya dayanır: Kadınlar, üreyebilen, hamile kalan, çocuk doğuran ve emziren bedenleri sebebiyle tabiatla özdeşleştirilir, ki bu doğada hayvani olarak nitelendirilir. Buna bağlı olarak kadınların bedenleri, hamile kalıp kalmamasına bakmaksızın, en hassas biçimde hayatlarının mahiyeti ve varlığının gerekçesi olarak çocuk doğurma kapasitesiyle yargılanır. "Bütün hayatların annesi" olarak algılanırlar, hayatın akışıyla doludurlar ve hayatta kalmak için mücadele ederler. Şüphe edilmeyen varsayım, kadın anatomisinin üreme potansiyeli yüzünden kadınları anne olmaya mecbur bıraktığı için kadınlara biçilen bu kıymet, onları tabiatın tuzağına düşürür; kadınlar kaderci bir emirle pasif bir biçimde yönetildiği için çocuk doğurmaktan başka seçenekleri kalmaz. Diğer bir deyişle ve pek çok feminist yazar tarafından ifade edildiği üzere, toplum kadınları hamile kalmaya ve doğurmaya ikna etmek için biyolojik zulüme kadar uzanan "tabiatın dilini" kullanırken, tarihi ve kültürel kavramlar, biyolojik cinsiyetine göre kadınları hayalı bir seçimsiz/iğe hapsediyor.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.