“Çocuklar büyükler gibi konuşur sefaletten”
Edip Cansever
Başlarken / Hep Aynı (İç) Görüntü
I.
Güven içinde olduğumu bilmem hiç
Sevildiğimi, önem verildiğimi
Benim başkalarını aradığım gibi
Arandığımı bilmem...
Dünyanın bütün suçlarını işlemiş
Bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
Yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
İçimde sürekli bir horlanma korkusu
Bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
En iyi bildiğim konuda bile
Çekine çekine konuşuyorum.
Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün
Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
Kırık dökük izleriyle hayatın.
Usul sesli içe değen incecik
Bir şarkı büyütüyorum ömrüme benzeyen..
Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı
Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı
Acemi bir şarkı.
Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.
II.
Bir biletle günün
En güzel iki saatini satın alıyorum
Neden girmeyeyim ki?
Baba korkusu yok, usta korkusu yok
Annemin zayıf elleri, ölü gözleri
Kardeşlerimin sıska cılız gövdeleri yok
Yoksulluk yok, acı yok;
Olsa da öyle kısa sürüyor ki
Dışarıdaki kötülükler içerde..
Düşlerimi satın alıyorum, yalnızlığımı
İçimde umudun kırık aynaları
Yüreğim bunalıyor gerçeğin gergefinde;
Bir biletle bırakıp gökyüzünü kapıda
Kırık tahta koltuklarda, hüzünlü
Alacakaranlığımı yaşıyorum
Neden girmeyeyim ki?
Günlerce, günlerce avunuyorum.
III.
….
IV.
Dünya sinema perdesi değil ki..
Düşlerin de bir sınırı olmalı
İnsanın gerçeği ile çevrili.
D ö n ü y o r u m..
İçimde incinmiş bir çocuk ağıdı
Avuç avuç cam kırıkları göz bebeklerimde
Düşmemek için kendime tutunuyorum.
V.
Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim
Biliyorum.
Sıradan bir alışkanlık, körleşmiş
Bir küçücük ayrıntıyım
Biliyorum.
(Bir sigaranın tutuluşu örneğin
İçilişi ve sonra atılışı)
Öfkem biraz da bu benim
Ya siz biliyor musunuz?
Saygısızsam, saldırgansam, acımasız
İlgisizlik besliyor kötü yanlarımı
Ya siz biliyor musunuz?
VI.
Yakıştırarak giyindiğim hiçbir şeyim yok
Öyle tiksiniyorum ki üstümdeki giysilerden
Gücüm yetse inan becerebilsem
Tenimi bile soyunurum yüreğimden
VII.
Hayatın güzelliklerini esirgediği
Bir sokağın arka tarafıdır ömrüm
Gücenik, kirli, karanlık..
Yaşar bir ölü yalnızlığı kendince
O duyarsız kalabalıklardan artık..
Binlerce
Binlerce bıçak ağzı keskinliğinde
- Yokluk ezikliğinde, onur sessizliğinde -
Umarsız pusatsız bir üryan öfke
Ayrıkotları gibi yayılıyor yüreğime.
Binlerce umut oku gözbebeklerimde
Dünya bir düş kırıklığına dönüyor
Aklımın ufuksuz sularında;
Bir örümcek ağına bir baş dönmesine
İvmesi
İvmesi yokluğun istek hızında...
Zayıf yerlerim kanıyor damar, damar
- Yalnız yerlerim, güçsüz yerlerim-
İçimde o çözümsüz kördüğümü hayatın
Günler acılarıma beşik oluyor
Geceler kinimin kara ninnisi
Büyüdükçe büyüyor çocuk korkularım…
Dışına taşamamış bir öfke seli
Bir isyan içimde bir dövüşme isteği
Çıkıp sinemaya gidiyorum;
Bir insanın kaderler değiştirdiği filmlere...
Adıma dövüşüyor bütün kahramanlarım.
VIII.
Bize benzer insan görüntüleriyle
- Bize benzemez-
O çizilen dünya var mı gerçekten?
IX.
Evlerin geçim derdi yoktu
Gittiğim filmlerin çoğunda
Erkeklerin iş derdi..
Kadınlar rahat mı rahat
Bütün ilişkilerinde
Sevmek tek sorunlarıydı
Güzellik bir de.
Varlığın güvenli korunaklarında
Çocuklar büyüyordu dünyadan uzak
Çalışmadan, dövülmeden..
Gittiğim filmlerin çoğunda
Yalnız da olsan, arkasız da
Haklı olmak kazanmaya yetiyordu
O dengesiz kavgalarda.
Ve dışarıda, yaşayıp bildiğimiz
Acının ekseninde bir hayat
Bütün görüntüleri bir bir örtüyordu
X.
Varlık güçmüş
Varlık güven, varlık güzellik
Hayatın bütün yüzlerinde gördüm bunu
Sinema kapıları başta
İmrendim… içlendim… incindim...
Katlandım sonra simsiyah kapanıp
- Okları içine dönük bir kirpi gibi -
Kapanıp simsiyah yalnızlığıma
Sustum..
Ki incecik bir hüzündü yüzüm
Yakıştı yaşadığıma, yaşamadığıma.
XI.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli.
Tertemiz giysilerim olmalı
Ütülü, ince, yakışan.
Bir kızı sevmeliyim dupduru
Yağmur mavisi, bulut buğusu
Gökyüzü gibi sakin
Gülmeli gözlerinin içi
En acılı günlerimde bile
Tutup yalnızlığımdan
Bana güvenmeli;
Kaşlarını yıkmadan sevmeli beni.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli
Çocuk düşlerimi ezen evler değil
Sevgiler olmalı oda oda
Mutluluğu gülüşlerle köpüren.
Babam utanmamalı benden
Annem ezik durmamalı
Ufacık bir isteğimle buruk.
Bir işim olmalı, bir güvencem
El ellerinde hoyrat/
Ev içlerinde
Kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli
Dünya beni sevmeli.
1982/83
Sayfa 49 - Kırmızı Kedi Yayınevi