Niçin cami kundaklama şarkısı olmadığını açıklamama lüzum varmış gibi yapayım.
Hristiyanlık, iki bin küsür yıldır, ayrılıp yayıldıysa da İslam gibi, misal Anglikan kilisesi de Nasturî kilisesi de belli başlı "canon"larda (kanun) hala mutabık. Mış gibi yapmakta olduğum konuyla alakalı olanı ilk günah (original sin/first sin). Hristiyan ilahiyatına göre kişi dünyaya günahkar gelir (Tekvin/Tanah'taki Adem-Havva-Yılan bahsi) ve vaftiz olana kadar günahkardır. Fakat vaftiz olduktan sonra, İsa'nın kurbanlığına rağmen ilk günahın sorumluluğunu üstünde taşımaya devam eder. Pelagius gibi aykırı sesler çıkmış ve hatta ilk günah konseptinin "Tanrı'ya hakaret" olduğunu söylemişse de, neticede kilise, sorumluluğun bedelini ödetebilmek için cennet pazarlar. Burada pek çok çöl babasına, çileciye göre dehşet (aslında haşyet daha doğru bir ifade) veren giz/sır (mysterium tremendum) yaralanır.
Bu mesele İslam ilahiyatının kimi yorumlarıyla paralellikler arz eder mi etmez mi ilgilisi bir şapka bulup önüne koyabilir (literatürü tarayabilir). Din dilinin alışveriş metâına dönüştürdüğü bir değerler manzumesi bulması olasıdır. Kimileri buna, ahlakın topraktan kaçırılıp, göklere hapsedilmesi demiştir.
Kimileri:
"Bana seni gerek, seni."