Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İlk bilimci, MÖ 6. yüzyılda İyonya kıyısında bir şehir olan Miletos’ta yaşamış olan Thales’ti. Ne var ki, bilim sözcüğü, bugün kullandığımız anlamıyla ilk kez 19. yüzyılda kullanılan modern bir sözcüktür ve Antik Yunanlar bu sözcüğü bilmezlerdi; bilim ile diğer bilgi alanları arasında bir sınır tanımazlardı ve aslında hem bilimin hem de felsefenin doğuşuna kaynak olan soruları sordular.Thales, evrenin kökeni ve doğası hakkında kafa yoran ilk antik kişi değildi, ama “fikirlerini mitolojik değil, mantıksal terimlerle ifade eden, mitolojik nedenlerin yerine doğal nedenleri koyan” ilk kişiydi. Mısır’a yolculuk yapmış bir tüccar olarak, Milat’tan önce 585’teki tam güneş tutulmasını tahmin edebilecek (söz konusu tutulma, tam da 29 Mayıs dediğimiz gün meydana geldi) kadar matematik ve Babil astronomisi öğrenmişti. (İkiyüz yıl sonra yazan Aristotales’e göre, bu, yunan felsefesinin başladığı andır.) Ama Thales, daha çok sordugu şu temel bilimsel -felsefi soruyla anımsanır: Dünya neyden oluşmuştur? Buna verdiği yanıt (su) yanlıştı, ama böylesine temel bir soruyu sorması bile bir yenilikti. Thales‘in yanıtı da yeniydi, çünkü dünyanın bir çok şeyden oluşmakla kalmayıp (öyle olduğu son derece açıktır), hepsinin altında bir tek şeyin yattığını ima ediyordu. Başka bir deyişle, dünya yalnızca akılcı ve dolayısıyla bilinebilir olmakla kalmaz, aynı zamanda da basittir. Thales’ten önce, amacı ancak dolaylı olarak, efsaneler yoluyla bilinebilen ya da (İsraillilerlere kalırsa) hiç bilinmeyen tanrıların dünyayı yaratığına inanılırdı. Bu, çağ açıcı bir düşünce değişikliğiydi ( gerçi ilk başta ancak çok az insanı etkiledi.)
Sayfa 448 - SAYKitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.