Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Caravaggio Dostoyevski'nin resimdeki dili
Siz, İnançlara Saygılı Uyurgezerler Leonardo, Michelangelo, Van Gogh, Picasso... Hepsini geç. Hakkında en çok kitap yazılan ressam Caravaggio. En az resim yapan da o. Çoğu müzelerde. Michelangelo Merisi di Caravaggio. Soyadını, doğduğu kasabadan almış. Resimleri altmış kadar. Diğer uçta, elli binden çok işiyle seri üretimde birinci, Picasso. Caravaggio sokağın diliyle aydınların bilgeliğini birleştirmiş. Sokaklarda da yaşamış, saraylarda da. Atölyesi, yardımcıları olmamış, sanatında yeni dil geliştirmiş. Shakespeare'den yedi yaş genç. Onun edebiyatta yaptığım resimde yapmış, karakterleriyle empati kurmuş. Modem dramı yaratan Marlowe, operayı icat eden Monteverdi, romanın mucidi Cervantes çağdaşları. Hepsi sanatlarında bireyi keşfetmiş. Bizlerin sonradan düşeceği gaflet de onu toplumdan soyutlamamış. Hal böyle de, Caravaggio'yu nasıl bilirsiniz, diye kime sorsam, "Baş belası ressam," diyorlar. Kendisinden önceki ressamların eserleri, dinozor türlerinin farklı görüntüleriyse Caravaggio resim dünyasında göktaşı. Esrarengiz ölümünde otuz dokuz yaşında. 1610'da belirsizliklerle dolu ölümünden az zaman sonra, beğenilerin değişmesiyle, "Caravaggiocu» diye tarzını sürdüren ressamlarla birlikte tarihten silinip unutulmuş. Resimleri 1951'de Milano'da bir sergide bir araya getirilince tekrar keşfedilmiş. Hakkında pek az şey biliniyor. Mektup, günlük yok. Ne varsa, yaşadığı dönemde, namus bekçisi polis kayıtlarında. Ardından beş on sayfayla yaşamını yazan uç kişi, resmini kıskanan, kişiliğini yerenlerin tekrarı. Düelloda adam öldürmüş. Papa idam fermanı çıkarmış. Peşinde düşmanları. Ölümü esrarengiz. Bir şeyler örtbas edilmiş, yazılanlar resmi tarih karanlığında bizleri dört yüz yıl uyutmuş. Bana ne? Tesadüflerle yaşıyorum. Geçmişimle bağlarımı kopardım. Geçip gidiyorum işte. Ressamlar vardır, ustalığıyla oynar. Babasına gösteriş yapan çocuklar gibi, bakın ben neler yapabilirim, der. Leonardo'nun "Mona Lisa’sı gözümüzün içine bakar. Sağa git, sola git, gözü üstünde. Bakakalırsın. Caravaggio esir almıyor. Film karesi gibi. nın tanığısın. Resme değil, resmettiği olaya bakıyorsun. Uzun cümleleriyle kafa karıştıran yazarlar, anlaşılmazlıklarıyla hava basan ressamlar gibi değil. Caravaggio marifetini gözünün içine sokup, "Vay be," dedirtmiyor. "Azize Lucia'nın Gömülüşü" adlı resmine tekrar tekrar bakıyorum. Dün beğenmemiştim. Kiliseyi itici bulduğumdan olmalı. Hapishaneden beter. Hapishanede bedenin, tapınakta ruhun gaspı. Caravaggio insan halimizin anlarını sergilemekle yetinmiş. Azizenin gömülüşü, bana bak, demiyor. Yoldan geçerken tesadüfen tanık olduğumuz, ölünün defnine merakımızdan durakaldığımız, toprağı kazan kürek seslerini duyduğumuz bir cenaze. Herkes kendi halinde, düşünceleriyle, yaptığı işle meşgul. Caravaggio yorum yapmıyor. "Raşomon" filminde Kurosawa, bir kıza saldırılma sahnesinden farklı gerçekler yaratır. Her tanık başka bir şey görmüştür. Caravaggio fotoğraf çekmişçesine yalın. Venedik'te, doçenin sarayında, dünyanın en büyük tablolarından "Cennet"te beş yüz kişiyi ayrıntılarıyla resmeden Tintoretto, destansı tablosunda Tolstoy'u çağırıyorsa, Caravaggio Dostoyevski'nin resimdeki dili, Kilise kapanana kadar çakıldım kaldım tablonun önünde.
Sayfa 34 - EverestKitabı okuyor
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.