Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İstemediğimiz şeyleri yapınca, kendimizi avutmak ve vicdanen rahatlamak için kendimizce haklı bir sebep uydururuz; kimileri bu sebebe bahane der, kimileri avuntu, kimileri acizlik der; Sabahattin Ali ise "içimizdeki şeytan" demiş. Gerek Ömer ve Macide'nin iç dünyasının, gerekse toplumsal yapının ve ilişkilerin en ince detaylarına kadar kusursuz işlenişi, Sabahattin Ali'ye duyduğum hayranlığın haklı sebeplerinden yalnızca bir tanesidir. İçimizdeki Şeytan’ı okuyarak insan ruhunun en derinlere doğru bir yolculuk daha yapmış oldum. Bu yolculuk sırasında kimi zaman yazarın ruhunun izlerini takip ettim kimi zamansa karakterlerin düşünceleri beni peşinden sürükledi. Biraz kasvetli de olsa güzel bir yolculuktu. İlk başlarda kitap aşk üzerine kurulu gibi gözükse de yazarın aslında insanın ruhunu anlatmak için aşkı yardımcı bir araç olarak kullandığını anlıyorsunuz. Kitabın ele aldığı insanın zayıflığı da göz önüne alınırsa Ömer’in realist bir gözle yazıldığını anlayabiliriz. Ömer yaşadığı hayatı beğenmeyen, arayışlar içinde olan ancak bir kapana kısılmış gibi bulunduğu durumdan kendini kurtaramayıp daha da dibe batan birisi. Öyle ki kendi iradesiyle iş yapmış olmak için intiharı düşünse de ona dahi üşeniyor. Macide’yi bulunca artık hayatına çekidüzen vereceğini düşünsem de kendi anlamsız hayatına ve lüzumsuz ahbaplıklarına Macide’yi de sürüklüyor. Macide’nin Ömer’e mektupta “seni seviyorum... neden sevdiğimi bilmeden seviyorum.” Yazması aslında onların farklı kişiliklerde olduklarını bir kez daha ispat eder nitelikte. Bende bu sayede belki ilk defa bir kitapta bir çiftin birbirini sevmesine rağmen ayrılmaları gerektiğini düşündüm. Macide’nin içsel dünyası beni Ömer’inkinden daha fazla etkiledi. Yine aynı şekilde çok az okuyabilsek de Bedri’nin düşünceleri de çok doğru bulup hak vermemek elde değildi. Tüm bu anlatıklarıma rağmen kitabın benim için çok akıcı olduğunu söyleyemeyeceğim. Çünkü sadece bir kişinin konuşması bazen 3 sayfayı bulabiliyordu. Bu konuşmalarda kullanılan dilin de günlük hayatta pek kullanılmadığını düşünüyorum. Aynı şekilde kitaptaki uzun monologlar da kitabın akıcılığını sekteye uğrattı. Zaten derin konulara eğilimli bir kitap olmasından ötürü kitabın kasvetli bir havası da bulunuyordu. Tüm bu sebeplerden dolayı okuma sürem gereğinden fazla uzamış oldu. Yine de sevmediğimi söylemem kesinlikle mümkün değil çünkü kitabı bitirip son sayfayı çevirdiğim de bütünüyle sevdiğimi fark ettim. Özellikle Veznedar Hafız Bey’in Ömer’e son sözleri, Macide’nin mektubu, Ömer’in artık kararını vermiş biçimde Bedri’ye yaptığı o son konuşma unutamayacaklarım arasına girdi bile. Arada açıp kendi kendime sesli bir biçimde bu kısımları okuyacağımı biliyorum. Çünkü sevdiğim bütün kısımlar için nedenini bilmediğim bir şekilde bunu yapıyorum. Keyifli okumalar.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171bin okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.