Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na girerken, harbin neticeleri her ne olursa olsun daha zor şartlarla karşı karşıya kalınacağı farkedilmiş ve bu istikamette bazı tedbirler düşünülmüştü. Bunlardan biri, harp sonrasında İstanbul merkezli bir mücadelenin yürütülmesi imkânsız hale gelirse Anadolu'da müstakil ve kendinden gibi gözüken insan unsurlarının ve hareketli güç merkezlerinin şimdiden hazırlanması gerektiği fikridir. Yeni yapılan araştırmalar Millî Mücadele'nin, tarih kitaplarında yazıldığı gibi sadece 1919'da değil 1915 yılından itibaren bir şekilde düşünülen, planlanan, hazırlıkları yapılan bir vakıa olduğunu daha bir vuzuhla ortaya koymuştur. Daha da önemlisi dönemin nerede ise bütün siyasî kurum ve kişileri (saray, askeriye, bürokrasi, İttihatçılar, padişah, aydınlar...) bu konuda alenen veya zimnen bir tür ittifak halindedir; en azından bir taraf diğer tarafların ne yaptığının farkındadır. İkinci husus II. Abdülhamit dönemiyle birlikte daha fazla olmak üzere Osmanlı Devleti, gerek dünyanın aldığı yeni şekil, gerekse kendi iç şartları sebebiyle mevcut çok dinli, çok dilli, çok ırklı, çok farklı coğrafyalı yapısını sürdürmekte, taşımakta zorlanacağının farkındadır. Daha sık, daha homojen, daha uzlaştırılabilir, daha kuşatılabilir... bir siyasî ve sosyal yapılanmaya gitmek, yeni bir "millet" vücuda getirmek gerekecektir. Osmanlıcılık, İslâmcılık ve milliyetçilik hareketleri sanıldığı gibi birbirini reddeden, dışlayan hareketler değil bu çerçevede birbirinin devamı, fakat alanı gittikçe daralan ve fakat daha mütecanisleşip sıkılaşan halkalarıdır. Yeni millet ve yeni toplumsal-siyasal yapı artık Müslüman Türk üzerinden kurulacaktır.
Sayfa 204Kitabı okudu
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.