Tuhaf yazarlık tarihine sahip tuhaf kitaplar yaratıcısı Haruki Murakami'dan okuduğum ikinci kitap "Sputnik Sevgilim" oldu. Ama iyi anlamda tuhaflık. Onun romanlarındaki sihirli anlatım sizi gerçeklikten uzaklaştırır ama kökten koparmaz. Onun yarattığı karakterler gerçeklik ve gerçekdışı arasında sürekli gidip gelirler.
"Sputnik Sevgilim" kitabı kısaca yalnızlık hakkında. Kitapta yalnızlık kavramı olumlu yönden incelenmiş. Kitabın başlanışı de bitişi de aynı şu cümlelerle yazılır: "İnsan yalnızlığı deneyımlemek zorundadır."
Kitapta Japonya'dan Yunanistan'a kadar sürmüş uç ana karakterin sıradışı aşk hikayesi anlatılmış. Hikaye edici karakter K. Sumireye aşık, Sumire de evli kadın Myuyu seviyor, başka bır yan karakter de K. ye sever. Bu yandan kitabı aşk dörtlemesi de diyebiliriz.
Ama buna rağmen ne Myu Sumirenin aşkına cevap veriyor ne Sumire K. yı gerçek anlamda seviyor ne de K. onu seven kadina gerçek. Böylelikle hepsi yalnızlığı deneyimliyor.
Ayrıca kitaptakı uç ana karakter: K. , Sumire ve Myunun benlik dönüşümüne şahit oluyoruz. Bu yüzden kitapta insanın anlam arayışı gibi süreci de okuyoruz. K. nin olan bitenlerden sonra kontrolu kaybetmeden yaşamaya devam etmesi, Sumirenin otelde kabustan uyanıp ertesi sabah kaybolması, Myunun dönme dolapta mahsur kalışı... Kitabı okumayanlar için bu cümlelerin bir anlamı yoktur da o yüzden tatkaçıran olamaz. Okumayanlar varsa sadece okumasını öneririm. Kendiniz için harika dünyalar keşfedeceksniz kesin.