Yazar Sodom ve Gomore kitabında Kurtuluş Savaşı yılları zamanında İstanbul’daki toplumsal yozlaşmayı ele almaktadır. İstanbul’u Tevrat’ta geçen Lut ve İbrahim dönemindeki Filistin diyarının Sodom ve Gomore adındaki kentlere gönderme yaparak anlatmaktadır. Bugünkü Türkiye coğrafyasındaki halk iki ayrı şekilde ele alınmıştır. İstanbul’dakiler ve Anadolu’dakiler. İstanbul’daki halk, itilaf kuvvetlerinin Fransız ve İngiliz askerlerine hayranlık duyarken batılılaşma rüyasında gününü gün ederken Anadolu’daki halk kurtuluş mücadelesi vermektedir. Kitabın en öne çıkan karakterlerinden ikisi Leyla ve Necdet. Leyla akrabası ve nişanlısı olan Necdet ile ilişkisi varken bir yandan da İngiliz zabiti General Jackson Read ile flörtleşmektedir. Leyla ve ailesi gibi olan bazı aileler itilaf güçleri arasından dostlar edinmeye çabalamaktadır ve bunlar için çeşitli davetler düzenleyip toplumsal ahlak kurallarını gözardı edecek hadiseler yaşamaktadır. Aynı zamanda kitapta eşcinsel, lezbiyen karakterlerde ele alınmış olup, bazı mekan ve davranış şekilleri üzerinde güçlü betimlemeler yapılmıştır. Kurtuluşu batılılaşmakta bulan ve kendini aydın diye nitelendiren bir kesim ve bunların yaptığı hoş olmayan olaylar sırasıyla ele alınmıştır. İstanbul’da bu olaylar ardı arkası kesilmeyen bir yarış halinde devam ederken, itilaf güçleri kapış kapış o evden o eve, bir kadının ilgi odağından diğer kadının ilgi odağına geçtiği günler Kurtuluş Savaşının ardından son bulmuştur. Kurtuluş Savaşı sonrasında ise Fransız ve İngilizler İstanbul’u nasıl terk edeceği derdine düşerken İstanbul’daki batı hayranları ise anında bir U dönüşü yapıp yeni düzene ayak uydurmaya çalışmaktadır. Kurtuluş Savaşı zamanında Türk olduğunu gizleyip, Türk olduğundan utanan Madam Jimson; sonrasında en çok Türk benim yarışına girenlerden sadece bir tanesidir. İki erkeği birden idare etmeye çalışan Leyla ise hem Necdet’ten hem de Jackson Read’ den olmuştur. Necdet ise eski dramatize hali ve ne istediğini bilmez kişiliğini üzerinden atarak bir anda ne hissettiğini ve ne istediğini bilen, ayakları yere sağlam basan bir adam haline dönüşmüştür. Kurtuluş Savaşı’ nın gücü adına diyor :) ve yazımı sonlandırıyorum. Evet benim yazacaklarım bu şekildeydi. Ben kitabı genel itibari ile beğendim. Kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmasa da kendini olaylar zincirin içerisinde buluveriyorsun. Dili ise akıcı ve güzeldi. Kitabı okurken şöyle bir haykırmak geliyor; Anadolu’daki insanlar ne halde ve ne dertte siz ne halde ve ne derttesiniz! Sonra kitabın içerisine girip bazı insanları tokatlamak arzusu kabarıyor. :) Herkese keyfi okumalar dilerim. Kitapla kalın.

Sodom ve GomoreYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20154,832 okunma

·

29 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.