Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Atatürk orman çiftliği
Atatürk, topyekün kalkınmayı Kurtuluş Savaşı'nın bir devamı olarak görüyor, tarımı da kalkınmanın temel taşlarından biri olarak kabul ediyordu. 1925'in ilkbaharında, iş ve sanayi dünyasında görülemeyen olası özel girişimcileri yüreklendirmek amacıyla ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırarak, çorak Ankara'nın yanı başında modern bir çiftlik kurmak istediğini belirterek, bu amaca uygun bir arazi bulmaları istedi. Kıraç bir bozkırın ortasında bu istek o dönem için oldukça lükstü. Hatta kendilerine elçilik binası yaptırmaları için bedava arsa verildiği halde bir çok ülke, 'burada ağaç bile yetişmez' diyerek Ankara'ya taşımaya yanaşmıyor, İstanbul'da kalmakta direniyordu. Gazi, ağaç bile yetişmeyen bu yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara'nın devlet merkezi oluşunu affedilmez bir hata sayan inançsız insanlara karşı, yepyeni bir mucize daha yaratmayı hedefliyordu. Yetkililer çiftlik olacak yer ararken, en az bugünkü çiftlik yeri üzerinde durmuştu. Burası bakımsız ve çoraktı. Arazi bataklıktı ve sıtma kaynağıydı. Kartallar, akbabalar, o zaman dört kerpiç duvardan başka bir şey olmayan mezbahanın etrafına yuva yapmışlardı. Burada uygarlığın eseri olarak yalnız bir demiryolu ince bir şerit halinde uzanıyordu. Atatürk, "İstediğimiz yer böyle olmalıdır. Ankara'nın kenarında, hem bataklık, hem çorak, hem de kötü bir yer. Bunu biz ıslah etmezsek, kim gelip ıslah edecektir" diyordu. Bütün olumsuzluklara ve uzmanların karşı çıkışlara rağmen Atatürk, şehre beş kilometre uzaklıktaki bu araziyi çiftlik yapmak üzere kendi adına satın aldı. Bu şartlar altında kurulan çiftliğin başarıya ulaşması halinde, kalkınma hamlesine inanmayan çevrelere neler yapılabileceği de gösterilmiş olacaktı. Böylelikle, Atatürk Orman Çiftliği'nin temeli, 20 bin dönüm toprak üzerine atıldı. Mevsimin ilerlemiş olmasına rağmen iki traktörle toprak sürüldü. Gazi, yoğun devlet işlerine karşın buraya da zaman ayırıyor ve bazen traktörleri bizzat kullanıyordu. Bir yandan toprağın ıslah çalışmasını yürütürken, bir yandan da gerekli idari binalar, imalathane, atölye, hangar, ahırr, ağıl, süthane, anbar, elektrik, su tesisleri, fidanlıklar yapılıyordu. Çiftlikte ilk yıllarda, yüksek verimli süt sığırcılığıyla manda ve koyun yetiştiriciliğine yer verildi. 1927'de hayvanlardan elde edilen sütler şehir halkının hizmetine sunulmak üzere, pastörize süt, pastörize tereyağı, silivri tipi yoğurt ve lüle kaymağı üretilmeye başladı. Şarap fabrikası faaliyete geçirildi. 1957'de ise Türkiye'nin ilk modern süt fabrikasının temelleri atıldı. Orman Çiftliği yalnız çiftlik işleten bir yer değildi. Modem ziraat ve hayvancılık tekniklerinin uygulandığı, ziraat fakültesi öğrencilerinin staj yaptığı, örnek sanat atölyeleri (ilk KOBI'ler), ilk sanayi kuruluşlarına kucak açan işlere de imza atıldı. İlk olarak çiftlikte uygulamaya başlanan modern zirai faaliyetlerle, Ankara'nın sebze ve meyve ihtiyacının önemli bir kısmı buradan sağlandı. Çiftlikte yetiştirilen meyveli ve meyvesiz ağaçlar, Ankara'nın hatta diğer şehirlerin ağaçlandırma çalışmalarına kaynaklık etti. Orman Çiftliği'nde ilk günden itibaren modern yetiştirme tekniğiyle başlatılan hayvancılık kısa zamanda gelişti. Atatürk, tarımın dışında sanayi alanında ilk yerli bira fabrikasıyla çeşitli fabrikalar kurdu. Kuruluş dönemindeki amaçlarını tek tek gerçekleştiren Atatürk, çiftliklerini 1937'de Hazine'ye bağışladı.
Sayfa 18 - Business DergisiKitabı okudu
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.