Ben medrese geleneğinin içinden geliyorum. Şu anki haliyle Türkiye'de hiçbir medresenin hem bu toprakların hem de bu toprakları da aşan bir mekan sathının meselelerini tartıştıklarını ve bunu mesele olarak aldıklarını düşünmüyorum. Güzel Arapça öğretiyorlar, samimi Müslümanlar yetişiyor. Ancak siz bu klasik metinlere muhatap oluyorsanız, İmam Gazali aşağı Fahreddin er-Razi yukarı diyorsanız bi kere içinde bulunduğunuz hali sorgulamak zorundasınız. Gazali kendi zamanında kendi nefsinden başlayarak filozofları, avam halkı ve nihayetinde devleti sorguladı. Devleti sorguladı derken, devlet görevlisi olarak hayatını devam ettirmeyi kendine yediremedi. Ki orada İslami referansların yoğun olduğu ve bugünkinden çok daha fazla Müslümanların lehine olacak bir siyasi sistem vardı. Siz en fazla yüzyıl önce olmuş tüm olayları M. Kemal'e yıkıp sonra işin içinden sıyırılıyorsunuz. Nerede tarih muhasebesi, nerede ideal alim tiplemesi, muhalefetin esası nerede bunlar sözkonusu bile olmuyor. En iyi ihtimalle Necip Fazıl retoriği yapılıyor. Bu retorik de onun fikirlerini tartışmak sonucu ortaya çıkan bi retorik değil, ezberlenmiş klişeler falan. Neyse.