Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Muhafazakarlığın çeyrek asırdır devlet yönetme tecrübesi Müslümanlar üzerinde inanılmaz bir tesiri doğurdu. Bu vakte kadar genelde aşağılık psikolojisi üzerinden kamusal alanda varlık mücadelesi veren ve bu mücadelede de İslami referanslarla muhalefette bulunan Müslüman kitle gelinen noktada pragmatizmi hayli içselleştirdi. Bunun sonuçları bana kalırsa çok ağır oldu. Bu faydacılık anlayışı günlük ibadetlere ve ahlaka da aktı ve ortaya çıkan tavırda tüm tefrik melekeleri budanmış bir Müslümanlık anlayışı faş oldu. Asırlardır yatkın olduğumuz lider kültü bir anda hortladı. Ancak burada artık temsil edilen şeyi "zıllullah fi'l ard" kavramı ifade etmiyordu. Belki yine içten içe kült bu kılıfa uydurulsa da bildiğimiz manada ulus devletinin kutsanması süreci işliyordu. Belki de olabilecek en kötü manzarayla karşı karşıya kaldık. Basit bir İslami muhakemeyle bile reddolunabilecek ahlaki ve ameli zaaflar Müslümanların bagajına boşaltıldı. Bu çeyrek asır içinde böyle bir Türkiye'ye doğan gençler bunlar Müslümansa benim Müslüman olmam mümkün olamaz diye düşünerek pratik hayatlarındaki sekülerliği akidelerine de taşıdılar. İslamcı mücadelenin yoğun olduğu dönemleri idrak eden nesiller ise kendilerine sağlanan konfor alanını idealleştirdiler. Ne de olsa hoparlörler son sesle ezanı haykırıyordu ve artık başörtülü polis, savcı, valiler vardı. İslami muhalefet böylelikle yer altına çekildi. Hocalar, şeyhler, dervişler de muhafazakarlığı elverişli buldu. Ne de olsa medreselerinde işleri yolundaydı. Maturidi geleneğin akide metinleri ders olarak okutuldu okutulmasına ama imamet bahisleri nostaljik bir mesele olarak anlamlandırıldı. Yahut en iyi ihtimalle geleceğe ısmarlanan hülyaya dönüştü. 7 Ekim süreci tüm bu tavırların tüm gruplar tarafından kabulünü doğurdu. Askıya alınmaya tenezzül bile edilmeyen ticaret, her zaman olduğu gibi bir iki sloganla bürülü mitingle geçiştirilen bir zamanı idrak ettik. Bu çeyrek asırda muhafazakarlık devleti idare etmeyi öğrendi, devlet kültü hiç olmadığı kadar yeniden güçlendi. İçerisinde kemalizm ve İslamcılığı barındırabilecek kadar eklektik bir yapıya büründü. Ama gelen genç nesilde pek akisleri olabileceğini zannetmiyorum. Bu arada Müslümanlar hala Türkiye dönüştürülecekse bunun siyasi bir yoldan geçmediğini anlamadı. Şimdilerde Ak Partiden sonra Yeniden Refah falan onun boşaltacağı koltuğu kaç yıl işgal edebilirim diye düşünüyor, onlar da muhtemelen aynı yolları aşacak ve aynı yere gelecekler.
··
1 artı 1'leme
·
1.834 görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
Ben medrese geleneğinin içinden geliyorum. Şu anki haliyle Türkiye'de hiçbir medresenin hem bu toprakların hem de bu toprakları da aşan bir mekan sathının meselelerini tartıştıklarını ve bunu mesele olarak aldıklarını düşünmüyorum. Güzel Arapça öğretiyorlar, samimi Müslümanlar yetişiyor. Ancak siz bu klasik metinlere muhatap oluyorsanız, İmam Gazali aşağı Fahreddin er-Razi yukarı diyorsanız bi kere içinde bulunduğunuz hali sorgulamak zorundasınız. Gazali kendi zamanında kendi nefsinden başlayarak filozofları, avam halkı ve nihayetinde devleti sorguladı. Devleti sorguladı derken, devlet görevlisi olarak hayatını devam ettirmeyi kendine yediremedi. Ki orada İslami referansların yoğun olduğu ve bugünkinden çok daha fazla Müslümanların lehine olacak bir siyasi sistem vardı. Siz en fazla yüzyıl önce olmuş tüm olayları M. Kemal'e yıkıp sonra işin içinden sıyırılıyorsunuz. Nerede tarih muhasebesi, nerede ideal alim tiplemesi, muhalefetin esası nerede bunlar sözkonusu bile olmuyor. En iyi ihtimalle Necip Fazıl retoriği yapılıyor. Bu retorik de onun fikirlerini tartışmak sonucu ortaya çıkan bi retorik değil, ezberlenmiş klişeler falan. Neyse.
ı okurunun profil resmi
En son yorumunuzda Ebubekir Sifil hocadan bahsetmişsiniz. Benim de şu vakte kadar gördüğüm tek âlimdi sanırım; bu belediye seçimleri de önemli yaygarası koparan. Size hak vermemek işten bile olmuyor böylelikle. Muntazam bir halde dinine kitabına hizmet eden adamın da böyle kabulleri olmasına katlanamaz hale geldim. Rabbim âlim diye kabul ettiklerimize ferâset ihsan etsin.
Protestteolog okurunun profil resmi
Hem medrese geleneğini hem de ilahiyat eğitimini görmüş birisi olarak tespitlerinize aynen katılıyorum. Konuyla alakalı ciddi sosyolojik araştırmalar da yapılmalı. Kitabınız da bu bağlamda bir kitap anladığım kadarıyla. Kaleminize sağlık...
Enes okurunun profil resmi
doğru düzgün okuttukları da yok ki cafeiri sapıklığını sırf oy için 5.sınıf kitabına yerleştirdiler.... bu sadece bir tane misal tabi
Elmas Nur okurunun profil resmi
Bu paylaşımınız bana şu kısmı hatırlattı.. "Sual:Dine zarar olmasın, ne olursa olsun? Cevap: İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Hem de acaba mağlub bîçare bir padişah, yahut müdahin memurlar veyahut mantıksız polislere itimad edilir, dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha iyidir? Yoksa efkâr-ı âmme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı İslâmiyenin madeni olan -herkesin kalbindeki şefkat-i imaniye olan- envâr-ı İlahînin lemaâtının içtima'larından ve hamiyet-i İslâmiyenin şerarat-ı neyyiranesinin imtizacından hasıl olan amud-u nuranînin ve o seyf-i elmasın hamiyetine bırakılırsa daha mı iyidir?! Siz muhakeme ediniz."
Ufuk Şamil okurunun profil resmi
"kendilerine sağlanan konfor alanını idealleştirdiler" ifadesi ve yedi Ekim tespiti çok yerinde olmuş.
Kpss alıntı okurunun profil resmi
7. Şart devlete iman
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.