ŞEMS & ZİBA
Uzun zamandır modern klasik ve kişisel gelişim türleri dışında bir şey okumazken, ani bir kararla türk edebiyatına başlama kararını verdim ve zorlanmamak adına ince olmasını göz önünde bulundurarak 
Ahmet Mithat Efendi den 
Çingene kitabını seçtim. İyiki de seçmişim.
Yazım tarzı başta beni epeyce zorladı yalan yok, gerek kitap öncesi karakterleri tanıtması; gerekse bazı yerle araya girip ekstra bilgi vererek okuyucu ile iletişim kurması şu zamana kadar alışık olmadığım bir stil olduğundan ilk okuduğum zamanlarda baya bir kopukluk yaşadığımı söyleyebilirim. Ve bu yazım tarzı biraz da acemice hissettirdi bana.
Yine de konusu, aktarmaya çalıştığı şeyler beni öylesine cezbetti ki. Yazarın aktarış biçimine hayran kaldım. Rakım Efendi ve Şems Hikmet'in arasında geçen tartışmalar çok özeldi ziyadesiyle. Kitap her ne kadar 1887 yılında yazılmış olsada, kitabın son sayfalarından anlayacağımız üzere Ahmet Mithat Efendi 'nin geleceği çok güzel bir şekilde öngördüğünü söyleyebilirim.
O zamanların kast sisteminden dolayı yoğun eleştirilere maruz kalan Şems Hikmet ve her ne kadar geldiği yerden sıyrılarak çok yol kat eden Ziba'nın muhteşem bir hikayesiydi. Kitap genellikle Şems Hikmet ve onun ev hanesinin, dostlarının etrafında geçmekte. Gönül isterdi ki Ziba'nın gelişimini daha detaylı görebilseydik. Ana karakter olmasına karşın, kendisinden çok da söz edildiğini düşünmüyorum.
Gelgelelim konusuna; Şems sahilde bir akşam gördüğü Çingene kızı Ziba'ya tutulur ve onu bir. hanım kız etmek, sesine yön vermek için eğitime alır. Her ne kadar karakterin ağzından bire bir duymasak da eğitimler sonucunda onunla evlenmek arzusunda olduğu açıktır. Ailesinin ve etrafının bu durumu kabul etmeyeceğini bildiğinden binbir zorlukla aylarca gizlice eğitir Ziba'yı, isterdi ki güzel bir terbiyeden sonra onu takdim edebilsin. Lakin ağzı söz tutamayan insanların işi öğrenmesiyle ailesinden ziyade tüm İstanbul'a yayılarak bir Beyefendi'nin nasıl da bir Çingene'ye gönül kaptırdığı dillerden dile konuşulur olmuş, Şems ise dertlerden derde girmiştir. Onun bu terbiye arzusu ve gönül sevdası suç haline gelmiş, ona bakan gözlere dayanamaz olmuş ki kendisini kuyunun dibinde buluyoruz en sonunda.
Gerçekten ben konusunu beğendim, yazım tarzı hakkında her ne kadar methiyeler düzemeyecel olsam da zamanına göre değerlendirince bence gayet başarılı bir eser. Özellikle o zamanın toplumsal konularına çekinmeden değinmesi çok özel.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.