Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dün ve bugün tekparti yönetiminin muhalifi olarak tanınan birçok insan, bu arada Karabekir Paşa, gerçek bir muhalif kabul edilebilir mi sorusu tekrar önümüze gelecek. Bunun cevabı, -ideolojik olarak farklı cenahlardaki insanların genel kanaati aksi istikamette olmasına rağmen- bize göre hayırdır. Karabekir'le Mustafa Kemal arasında ilk büyük ihtilaf Cumhuriyetin -kendisi değil- ilânının zamanlaması üzerinde cereyan etmiştir ki buna köklü bir ihtilaf denemez. Gerisi bir miktar siyaset etme anlayışı farklılığı ama esas itibariyle iktidar mücadelesi... Biraz daha ileri giderek, muhaliflerin, uzun müddet alenen, kenarda kaldıktan sonra da gizli olarak Mustafa Kemal'e olan hayranlık ve bağlılıklarının, ondan tekrar "vazife"ye davet beklentilerinin devam ettiği söylenebilir. Sağ-muhafazakâr-mütedeyyin kesimlerin, onların "muteber" tarihçilerinin, yayın organlarının, ağırlıklı olarak 60'lı yıllardan itibaren Karabekir Paşa'dan bir Mustafa Kemal Paşa karşıtlığı ve muhalefet zemini, hatta farklı yakın tarih fikri/bilgisi inşa etmek, onun üzerinden Cumhuriyet ideolojisiyle mücadelede bulunmak istikametindeki çabaları muhteva ile değil siyaset ve taktikle alakalı gibi gözüküyor. Ayrıca derin bir tarih fikrinden ve üst okuma kapasitesinden uzak... Bugün de öyle sayılır; Nutuk'un yerine İstiklâl Harbimiz'i koymak, kahramanların-hainlerin yerini değiştirmek... Halbuki her iki kitap da bir tür hatırat olmak ve içinden geçtiği yakın ve yakıcı "tarihi kendince okumak" bakımından sübjektifti; biri iktidarı ele geçirmiş ve Karabekir gibi hâmilerini, vasıflı silah arkadaşlarını bile tasfiye etmiş mütehakkim bir asker-siyasetçinin sübjektifliği, diğeri tasfiyeye uğramış, kenarda kalmış ve muhalefete itilmiş, göz hapsi görmüş bir asker-siyasetçinin sübjektifliği. Doğru(lar) muhtemelen ikisinin arasında bir yerlerde olmalıydı.
Sayfa 368Kitabı okudu
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.