Ben Mirzabeyoğlu'nun metinlerine 2017'de muhatap oldum. O aralar Necip Fazıl'ın külliyatının üçte birine yakınını okumuştum. Sonra gittim medresede hocamın kitaplığından aldığım "Hikemiyat ve Sanat"ı okumaya çalıştım. Olmadı tabi. Hem dili hem de ele aldığı meselelerin mücerretliği dolayısıyla bi şey anlamadım. Nasıl o hatayı yaptım bilmiyorum ama gidip külliyatın en üst seviye kitaplarından Kültür Davamız'ı okumaya çalıştım. Çok öfkelenmiştim okurken kendime, yine istediğim şekilde anlamlandıramıyordum.
Sonra bırakmadım tabii. Bu arada bi yandan da felsefe okumalarına merak saldım, bu okumalar biraz besledi beni. İki sene sonra Kültür Davamız'a döndüm ve bana ilginç gelmeye başladı. Çünkü o aralar bi yandan Karakoç bi yandan bolca Özel okuyorum ama bunlar meseleyi bi yerde bırakıyolar. Burda bi sistem var, büyük felsefi ve ideolojik bi sistem. Üzerinden yedi sene geçmiş hala bitiremedim Mirzabeyoğlu okumalarını.
Kemiyet olarak ondan daha çok okuduğum Karakoç ve Özel var ama Mirzabeyoğlu'nun metinlerine çok daha fazla mesai ayırdım. Okudukça ve özellikle İslamcı mücadeleyi kavradıkça tamam dedim, bu adamın peşinden gideceğim, gelenek burası olacak benim için. Kumandanla yüz yüze mülaki olamadım ama yakın dostlarıyla çalışmalar yapmak nasip oldu. Şimdi Türkiye'deki hem fikri alanın hem de kamusal alanın pespayeliğini görünce daha da çok bu metinlerle meşgul olmalıyım diyorum.