°•Aydaki Adam Tanpınar - Nazlı Eray•°
"Korkunç bir yalnızlık bu. Ama insan alışıyor. Ne tuhaf şey. Alışıyor ve yapayalnız yürümeye başlıyor şu karmakarışık yollarda..."
Merhabalar... Büyülü gerçeklik akımının muhteşem temsilcisi ve fantastik kurgunun kraliçesi Nazlı Eray'ın kaleminden 
Aydaki Adam Tanpınar kitabının kendimce incelemesi ile geldim. Gerçi, böyle harikulade bir kitabın incelemesi nasıl yapılır, nereden başlanır bilmiyorum ama bu kitap hakkında bir şeyler yazmazsam da içimde kalacak. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatı yazarımızın mükemmel kalemi, algısı, düş gücünün sınırsız, büyüleyici şöleniyle aktarılıyor. Kitabın hepsini anlatmak istiyorum ama okuyacak olanlara çok fazla spoi olmasın.. Ahmet Hamdi Tanpınar bilindiği üzere ölümünden çok uzun yıllar sonra hak ettiği değere kavuşan ve çağdaşlarına da ışık olmuş bir şair, yazar...
Nazlı Eray'a 
Arzu Sapağında İnecek Var romanıyla hayran olmuştum, rahat bir 12 yıl olmuştur okuyalı ama kitap aklıma geldiği zaman tebessüm etmekten alamıyorum kendimi. O nasıl bir hayal gücüdür, o nasıl bir anlatımdır. Gerçekten büyülü gerçeklik ve fantastik kurgunun kraliçesi adeta. Kitaba gelirsek, kitap yazarın bakış açısıyla anlatılıyor. Kitap, Nazlı Eray'ın bir kafede Selami adlı arkadaşıyla gizemli ve akıl almaz bir olayı konuşurlarken başlıyor. İlerleyen kısımlarında yazarımız düş ve gerçeklik arasında zaman yolculuğu yaparak Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kaldığı Narmanlı Yurdunda buluyor kendisini.. Orada eski Türkçe ile yazılmış birtakım defterler geçiyor eline ve bu defterlerden birini, şaşırtıcı biçimde gittiği Lebon Pastanesinde bir garson noktasına virgülüne kadar çeviriyor. İlerleyen kısımlarda Tanpınar'ın derin ruhu, duyguları, hayalkırıklıkları, parasızlık yüzünden bunalıma girmesi, hayatının bütün yönleri, edebi kişiliği, aşkta yüzünün gülmemesi.. Sanki okuyucu o anlara şahit olmuş gibi o kadar güzel yansıtılıyor ki yazarın kalemine, zekasına, yaratıcı zihnine tekrar tekrar hayran kaldım. İşte yazarımız defteri bulduktan sonra olayların gidişatı okuru adeta dumura uğratıyor. Beni en çok etkileyen kısmı ise Tanpınar'ın yazılarının, şiirlerinin ayda belirmesi. Ne muazzam hayal gücü ne muazzam bir tespit aslında. Kurguda Ahmet Hamdi'nin değerinin sonradan anlaşılmasına dair muhteşem bir farkındalık ve sarsıcı bir değinme var. Çünkü aydaki yazıları sadece yazarımız ve garson görüyor, ha unutmadan birde projeksiyon aletini kullanıp yazıları yansıtan Arif. Kendi çağında olduğu gibi onun değerini gerçekten görebilen birkaç kişi gibi. Verilen mesaj çok etkileyici ve çarpıcıydı. Harika bir deneyim oldu benim için de zira Nazlı Eray'ın büyülü kalemi beni o alemlerde dolaştırdı.:))
Ahmet Hamdi Tanpınar eserlerinde genellikle zaman, ruh, rüyalar, aynalar, zamansızlık, hastalık, parasızlık, ölüm korkusu motiflerini işliyor, bu motifler Tanpınar'la özdeşleşmiş. Nazlı Eray'ında bu motifleri ustalıkla kullanması mükemmel uymuş kitaba. Zamanında hak ettiği değere kavuşamamasıyla ilgili bir de deyimi var Ahmet Hamdi Tanpınar'ın... "Sükût suikastı".. Ne derin ne mükemmel, ne sitemkar bir kederini kendi içine kapanarak içselleştirmesi... O zamanlar kimsenin eserlerini anlamamaları, kimsenin eserleri hakkında hiçbir şey yazmaması, her açıdan yok sayılması...Son olarak Nazlı Eray'ın Ahmet Hamdi analizini de yazmadan geçemeyeceğim..." Zamanından önce dünyaya gelmiş ve anlaşılamamış bir adam. Bir dizesiyle insan ruhunu allak bullak eden bir şair. Romanları o öldükten çok sonra anlaşılabilecek kadar modern ve derin. İşte onun dramı da bu. Anlaşılamamak, hasıraltı edilmek."
Kısacası ( kısacası mı? :) ) ben bu kitabı çok beğendim, beğenmek hafif kalır, harika buldum. Büyük bir keyifle ve kalbimde sitemle okudum. Okumayan arkadaşlara veya da okumayı düşünen arkadaşlara gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Kitaplarla kalın...:)
Kitapların kokusu çiçeğiniz olsun...:))
··
3 artı 1'leme
·693 görüntüleme
İncelememi paylaşmaya değer bulduğunuz için çok teşekkür ederim Zehra Hanım 💜🙏🏻☘️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.