Yazarın kitaptaki temel tezi tarihin bir döngü şeklinde ilerlemesidir. Benzer toplumların başına gelen benzer olaylar, gelecekte başka toplumlarda da aynı şekilde yaşanacaktır. Yazar bu tutumuyla aslında tarihi bir çeşit bilim gibi düşünüyor. Bu görüş bana Celal Şengör'ün
Bilgiyle Sohbet kitabındaki tarih ile alakalı görüşlerini hatırlattı.
Dikkatimi çeken bir şey yazarın din üzerinde bu kadar durması oldu. Toplumların ruhlarına anlam kazandırabilmesi ve ahlaklı yaşayabilmesi için yazar sürekli dinin gerekliliğini ve vazgeçilmez rolünü vurguladı. Kendisinin inancını bilmiyorum fakat bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Ahlakı semavi ve insani olarak kaynaklara ayırmayı çok yanlış buluyorum. Çünkü zaten yazarın kendisinin de bahsettiği gibi dinler de insan toplumlarının ürünüdür.