Gerçeğin çoğunluğun tekelinde bulunduğu yalanına karşı devrim yapmaya kararlıyım. Yığınların genellikle arkasından gittiği hakikatler nelerdir, bir düşünsenize! Yıllar yılı eskiyip, dişleri dökülmek üzere olan hakikatlerdir bunlar. Ve beyler, işte bir hakikat böylesine eskimiş durumdaysa, dönüşmek için de en uygun yola girmiş demektir. Evet, evet, siz inansanız da inanmasanız da bu böyledir. Ne var ki, pek çok hakikat, hiç de dindeki Nuh'un dedesi gibi bin yıl yaşama gücünde değildir; kimse kendini aldatmasın. Normal doğmuş bir hakikat, genellikle, diyelim on yedi veya on sekiz, haydi haydi yirmi yıl yaşar, daha fazlası çok enderdir. Üstelik de bu ömrü tükenmiş hakikatler, son derece sığ bir hale gelmişlerdir. Ama buna rağmen yığın, bunlan ancak bu hale geldikten sonra benimseyebilir ve topluma bunları sağlıklı bir manevi besin gibi sunar. Oysa size kanıtlayabilirim ki, böyle bir posanın besin değeri çok azdır artık. Doktor olarak bunu bilmem gerekmez mi zaten? Tüm bu yığınsal hakikatler, bir yıl önceden kalma tuzlu kokmuş konserve et gibidirler. Toplumumuzda her yerde kol gezen ahlaksal iskorbüt hastalığı ve zihin yetmezliği de bu yüzdendir işte.