Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İlim dallarının en şereflisi Allah’ın sıfat ve fiillerini bilmektir. İnsan ancak bunları bilmekle kemale erer. İnsanın saadeti de, celal ve kemal sahibi olan Allah’a yaklaşması da kemalatı sayesinde olur. Beden, nefsin bineğidir. Nefis de ilmin karargâhıdır. İlim insanın haybesi ve onu ayrıcalıklı kılan hususiyetidir. Çünkü insan onun için yaratılmıştır. At, yük taşımada merkeple müşterektir; ancak düşmana hücum etmede, kaçmada ve güzel görüntüsünde ondan ayrı hususiyettedir. Bu durum atın bu hikmetle yaratıldığını gösterir. Bu hususiyetleri kaybeden at, merkep seviyesine düşer. İnsanın da bazı hususlarda at ve merkeple ortak yönü olduğu gibi bazı hususiyetlerle onlardan ayrılır. Ayrı olduğu hususlar da âlemlerin Rabbi olan Allah’a yakın olan meleklerin sıfatlarıdır. İnsan hayvanlarla melekler arasında bir mertebededir. İnsan beslenmesi ve üremesi bakımından bir nebat, hissetmesi ve seçimi ile hareket etmesi bakımından bir hayvan, şekil ve kalıbı bakımından duvara nakşedilmiş bir resim gibidir. Onu ayrıcalıklı kılan hususiyeti, eşyanın hakikatini bilmesidir. Bir kimse tüm organlarını ve kuvvetini ilim ve amel için kullanırsa o kimse meleklere benzemiş olur. O, bu itibarla meleklere ilhak olmayı hak etmiş, melek adını almaya da layık olmuştur. Nitekim Allah (cc), Yusuf’u (as) gören kadınlarla ilgili şöyle haber vermiştir: “Bu bir beşer değil, ancak bir melektir!”* Ancak kim tüm gayretini bedeni lezzetlere verir de hayvanlar gibi yiyip içerse hayvanların mertebesine düşmüş olur. Öyle ki bu kişi ya öküz gibi ahmak ya domuz gibi obur ya köpek gibi saldırgan ya deve gibi kindar ya aslan gibi kibirli ya tilki gibi hilekâr ya da tüm bu sıfatları kendisinde toplayan bozguncu şeytan gibi olur. *Yusuf suresi, 12:31.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.