Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

382 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ramazan Yıldırım ve Mahmut Alrantisi editörlüğünde hazırlanan Arap Devrimleri, Değişim ve Süreklilik adlı kitap, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından basılıştır. Türk ve Ortadoğulu araştırmacıların makalelerinden oluşan kitap, 2010 yılında başlayan Arap Baharı eylemlerinin 10’uncu yıl dönümü sebebiyle hazırlanmıştır. 10’uncu yılında Arap Baharını ve gelinen sürecin değerlendirildiği makalelerde önemli tespitler bulunmaktadır. Arap Baharını yaşayan Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Bahreyn ve Yemen’de yaşananların ele alındığı makalelerde ayrıca Türkiye, Rusya, ABD, İran ve Çin’in sürece etkisi incelenmiştir. Arap Baharının başlaması ve sonuçları benim uzun süredir kafamı kurcalayan bir meseleydi. Türkiye’de bu konu her ülke özelinde ayrı ayrı değil de bir blok halinde değerlendirilmiştir. Türkiye, cumhuriyetin ilanından 1980’li yılların sonuna kadar Ortadoğu ile mesafeli olmuştur. Bu mesafeli ilişkinin bir sonucu olsa gerek Türkiye’de Ortadoğu tanınmamakta ve bilinmemektedir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin kırılgan yapıları, hassas dinamikleri Arap Baharı ortaya çıkana kadar da çok az mevzu bahis olmuştur demek yanlış olmaz. Tunus’ta bir mühendisin kendisini yakmasıyla başlayan süreç, kısa sürede ülkesindeki yönetimlerle sorunlar yaşayan Mısır, Suriye, Bahreyn, Libya, Yemen gibi ülkelere sıçramıştır. Tunus’ta eylemler kısa sürede mevcut yönetimin görevi bırakmasını sağlamıştır. Libya’da devlet başkanı Muammer Kaddafi’nin devrilmesi ve öldürülmesi sonrasında demokratik adımlar atılsa da yeni oluşumu kabul etmeyen güçlerin desteğiyle ortaya çıkan Hafter adlı eski bir askerin başını çektiği oluşum ülkeyi bölmüştür. Mısır’ın ve bölgenin en organize yapılanması olan Müslüman Kardeşler, Mısır’daki olaylarda ön plana çıkarken Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle seçimler yapılmış ve Muhammed Mursi cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ancak kısa süre sonra general Abdulfettah Sisi darbe yaparak Mursi’yi görevden uzaklaştırmıştır. Suriye’de olaylar halen sürerken şimdiye kadar bir netice elde edilememiştir. Rusya’nın Suriye’deki olaylarda devreye girmesi Beşar Esad’ın ayakta durmasını sağlamıştır. Yemen’de iç savaş devam ederken Bahreyn’deki olaylar Birleşik Arap Emirliği ve Suudi Arabistan tarafından kısa sürede bastırılmıştır. Arap Baharı başarısız mı olmuştur? Bu değerlendirmeye açık sorudur. Kurulduğu günden günümüze kadar olan süreçte göstermelik seçimlerle veya darbelerle tek adamların başa geldiği ülkelerde halk tarafından bu kişilerin yönetimden uzaklaştırılması bir çok araştırmacıya göre başarı olarak kabul edilmektedir. Arap Baharının yaşandığı ülkelerde, halkın tepkisini organize edecek oluşumlar çok zayıftır. Ana merkezi Mısır olan ancak bir çok Ortadoğu ülkesinde aynı isimle organize olan Müslüman Kardeşler başta Mısır olmak üzere bölgenin en organize oluşumudur. Ancak bu da Arap Baharı gibi bir süreci yönetip yönlendirecek kapasitede değildir. Müslüman Kardeşler, sahip olduğu İslami söylem nedeniyle İsrail, ABD, Avrupa Birliği ve Rusya tarafından radikalizmi beslediği iddiasıyla karşı olduğu bir yapıdır. Suudi Arabistan ve Bahreyn ise demokratik talepleri nedeniyle Müslüman Kardeşlerin faaliyetlerinden rahatsızdır. Bu sebeple başta Mısır olmak üzere Ortadoğu’da Müslüman Kardeşlerin başarılı olması tehdit olarak görülmüştür. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi sonucunda ABD ve İsrail bundan ciddi rahatsızlık duydu ve Abdulfettah Sisi’nin başını çektiği darbeyle Mursi ve Müslüman Kardeşler yönetimden uzaklaştırıldı. Suudi Arabistan, demokratik taleplerde bulunmasından ötürü Arap Baharının yayılmasını önlemek için büyük çaba içinde oldu. İran, Suriye’de yaşanan Arap Baharını emperyalizmin bir oyunu olarak görürken Suriye dışındaki ülkelerde ise İslami uyanış olarak değerlendirmiştir. Arap Baharının başarıyı ulaşmamasındaki en büyük faktörü belki de bu olayların yaşandığı ülkeler ile bölge ülkelerinin yaşananlara verdiği tepkilerde aramak gerekir. Mısır’da demokratik sistem talebinde bulunan Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi başta komşusu İsrail ile Suudi Arabistan’ın işine gelmemiştir. ABD’nin de devreye girmesiyle Mısır’daki demokratik adımlar askeri darbeyle sonlandırılmıştır. Nüfusunun büyük bir kısmının Şii olması ve Sünni yönetici kesim tarafından yönetilmesi sebebiyle Bahreyn’deki Arap Baharı olayları Sünni ekol içinde yer alan Vehhabi Suudi Arabistan’ı korkutmuştur. Bu sebeple Suudi Arabistan buradaki olayları bastırmak için askeri güç kullanmıştır. Yine Yemen’in iç savaşa sürüklenmesine Suudi Arabistan destekli gruplarla İran destekli grupların çatışması etkili olmuştur. Mısır’daki Sisi yönetimi, Libya’daki demokratik yönetime karşı yine yukarıda ifade etmeye çalıştığımız demokratik taleplerden dolayı general Hafter’in ortaya çıkmasını sağlamıştır. İran ve Rusya normal şartlarda nüfuz edemediği Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine Arap Baharı sürecinde oluşan iç karışıklıklar sebebiyle girebilmiş ve bu ülkelerdeki olayları yönlendiren baş aktör olmuşlardır. Yine ABD, kendisiyle dirsek temasında olan ülkeleri, demokratik veya dini yönetim olmasına bakmadan desteklerken kendi kontrolünde olmayan ülkeleri ise ne olursa olsun şeytan ilan etmekten geri durmamıştır. Türkiye, Arap Baharı olaylarında demokrasiden yana gibi dursa da bu süreçte olayların yaşandığı ülkelerdeki oluşumlara çeşitli adlarda yaptığı yardımlar tartışmalara konu olmuştur. Ortadoğu ve Arap Baharı konusunda önemli tespitlerin bulunduğu bir kitaptır. Bölgeye ilgi duyanların okumasını isterim. Ayrıca, bölgenin kırılma noktaları ve hassas dengelerinin görülmesi adına da iyi bir çalışmadır. Kitapta makaleleri yer alan bazı Ortadoğulu isimlerin yazılarını yetersiz buldum. Bu bende Sanki bu makaleleri yazan araştırmacılar kendi bölgelerini tanımıyormuş hissi uyandırdı. Türk araştırmacı ve akademisyenlerin makalelerini daha başarılı buldum.
Arap Devrimleri Değişim ve Süreklilik
Arap Devrimleri Değişim ve SüreklilikRamazan Yıldırım · SETA · 20214 okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.