Mustafa BAKIRHAN

Mustafa BAKIRHAN
@MustafaBAKIRHAN
Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Medeniyet Üniversitesi Tarih
Küfeliler Hz. Ali'ye ilk başta bağlılık göstermelerine rağmen zamanla durum tersine dönmüştür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, Hz. Ali'nin konumunu destekçilerine borçlu olmasıyla izah edilebilir. Çünkü Hz. Ali yaptığı göreve atanmamış, başta Küfeliler olmak üzere halkın talebiyle seçilmişti. Kûfeliler, Hz. Ali'nin iktidarının kendilerine borçlu olduklarını unutmuyorlardı. Üstelik hilafete bir isyanın neticesinde gelmişti. İsyanın kahramanları ise onun en büyük destekçileriydi. Haliyle ilk başlarda bunu hissettirmeseler bile zamanla bu realiteden aldıkları güçle Hz. Ali'nin her kararını sorgulamaya başladılar. Muâviye'nin durumu ise tam tersiydi. O, konumu ne olursa olsun alttan bir destekle seçilerek gelmemiş, tam tersine atanmıştı. Dolayısıyla da yetkileri konusunda kendisini halka karşı borçlu hissetmiyordu. Şam halkı ise Muâviye'ye karşı tam bir itaat içerisindeydi. Üstelik Şamlılar, onun Hz. Osman'ın katillerine karşı mücadelesinde haklı olduğuna da inanıyorlardı. Buna göre hangi şartta olursa olsun ona bağlı kalacakları konusunda tam bir motivasyon içerisindeydiler. Şamlılar Muâviye'yi uzun yıllardan beri tanıyor ve kendisine hürmet ediyorlardı. Buna ilâve olarak öteden beri sürekli canlı tutulan askerî bir organizasyon alışkanlıkları olduğunu da unutmamak gerekir.
Sayfa 60 - KİTABİ·Kitabı okuyor
Reklam
Şam'a giden Sebrâ ise Hz. Ali'nin Muâviye'yi itaate davet eden mektubunu ulaştırdığı halde yaklaşık üç ay boyunca Muâviye'den bu konuyla ilgili hiçbir cevap alınamadı. Üç ay aradan sonra Muâviye, elçisiyle Hz. Ali'ye üzerinde "Muâviye'den Ali'ye" yazılı içi boş bir mektup gönderdi. Bu, Muaviye'nin Hz. Ali'yi halife olarak tanımadığını belirttiği ilk mektubuydu. Rivayetlere göre Muâviye bu elçisini özel seçmişti. Abs kabilesinden olan bu elçi cesur ve hatip bir kişiydi. Muâviye'nin tembihiyle mektubu Hz. Ali'ye verdikten sonra Medinelilere seslenmiş, Şam'da insanların Hz. Osman'ın intikamını almaya yemin ettiklerini binlerce kişinin kılıçlarını bilediklerini söylemişti. Bu şekilde hem Medinelileri Hz. Ali'ye destek olmamaları konusunda tedirginliğe sevk etmiş, hem de Hz. Ali taraftarlarını üst perdeden tehdit etmiş oluyordu. Bu elçi muhtemelen çok ağır konuşmuş olmalı ki öldürülmekten son anda kurtulmuştu.
Sayfa 54 - KİTABİ·Kitabı okuyor
Hz. Ali'nin halifeliğinde karşılaştığı ilk problem toplumun tamamının desteğini alamamış olmasıydı. Kendisinden önceki ha-lifenin katillerinin cezalandırılması ve eyalet yönetimlerini eksiksiz itaati altına alması çözmesi gereken hassas meselelerin başında geliyordu. Kuşkusuz bu problemlerin kolayca çözümü ise Medinelilerin yeni halifeye biatte mutabakat içerisinde olmalarına bağlıydı. Hz. Ali, yaklaşık beş yıllık hilafeti boyunca bu iki problemle ve bu problemlerin doğurduğu yeni sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Söz konusu sıkıntılar çözüme kavuşturulamadığı gibi hilafetinin her geçen günü işlerin daha da karmaşık hale geldiği ve her sıkıntıya yenisinin eklendiği bir dönem olmuştur. Hz. Ali, gergin ve karışık bir dönemde halife olmuştu. O, Muhacir ve Ensâr'ın kendi aralarında bölündüğü, eyaletlerin Medine'nin yönetimdeki üstünlüğüne darbe vurduğu, halife Hz. Osman'ı öldürmekle hilafet makamının saygınlığının sarsıldığı, taşrada gelenlerin Medine'nin hürmetini çiğnediği bir dönemde halife olmuştu. Dolayısıyla Hz.Ali'nin seçilmesiyle fitne bitmedi aksine artarak devam etmişti.
Sayfa 49 - KİTABİ·Kitabı okuyor
Hz. Ali'ye muhalif olanların başında Ümeyyeoğulları geliyordu. Öbür tarafta Hz. Aişe, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr'in başını çektiği ve Mekke'de toplanan muhalif kanat vardı. Hz. Aişe, aslında Hz. Osman'ın politikalarını eleştirenlerin başında geliyordu. Bu sefer Hz. Ali'nin seçilme şekline ve maktul halifenin katillerinin cezalandırılmaması gerekçelerine dayanarak Hz. Ali'ye karşı muhalefete başladı. Hz. Talha ve Hz. Zübeyr ise önceden biat ettikleri halde muhalif tarafa geçmelerinin temel nedeni muhtemelen beklentilerinin karşılanmamış olmasıydı. Zira onlar Hz. Ali'den en azından eyalet valiliği beklentisi içerisindeydiler. Bir de Medine'de az sayıda olmakla beraber daha çok taşrada faaliyet gösteren Hz. Osman taraftarları da muhalif kanadın bir parçasıydı. Şam'da daha güçlü olan bu muhalif grubun Basra ve Mısır'da da temsilcileri vardı.
Sayfa 48 - KİTABİ·Kitabı okuyor
Öte yandan Ümeyyeoğulları'nın tamamı biat etmemek için Mekke'ye kaçmışlardı. Onların bu tutumu çokta şaşırtıcı değildi, çünkü bir taraftan Hz. Osman'ın öldürülmesiyle devlet gücünü kaybettiler. Diğer yandan Hz. Ali'nin halife olması, onların büyük ölçüde yönetimden uzaklaşmaları anlamına geliyordu. Zaten Hz. Osman'ı öldürenler tarafından desteklenen bir halifeye destek vermeleri de beklenemezdi. Hz. Ali, halife olduğu sırada İslâm toplumu siyasî tavırla-rı bakımından üç gruba ayrıldı. Bunlar; Hz. Ali'den yana olanlar, çeşitli gerekçelerle Hz. Ali'ye muhalif olanlar ve tarafsız kalanlar. Hz. Ali'ye taraftar olan birinci grup, sayıca toplumun çoğunluğu-nu oluşturuyordu. Hâşimoğulları ve Ensâr'ın kahir ekseriyeti Hz. Ali'nin yanında yer aldılar. Hz. Osman'ın politikalarından memnun olmayanların da çoğu aynı şekilde Hz. Ali'ye taraftar olanlar arasındaydı. Hz. Ali'den yana tavır alan bir diğer grup da Medine'ye gelen isyancılardı.
Sayfa 48 - KİTABİ·Kitabı okuyor
Reklam
1.688 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.