Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Celal Bey'in yaptığı denemelerden çıkan sonuçlar neticesinde, Sivas'ın pancar tarımı için gerekli olan şartlara uygun olmadığı sonucuna varıldı. Celal Bey, bu neticeyi Kazım Bey'e ileterek kurulması düşünülen şeker fabrikası için en uygun olan yerlerin, Yeşilırmak vadisi içerisinde bulunan; Tokat, Turhal, Kazova, Zile ve Amasya olduğunu belirtti. Bu yerler gezilip, gerekli teknik etütler yapıldıktan sonra, kurulması düşünülen şeker fabrikası için en uygun yerin, Amasya olduğu sonucuna varıldı. Fakat daha önceden fabrikanın Sivas'ta kurulacağı, Sivaslılara vaat edildiğinden dolayı bu karar, siyasi bir problem nedeni olabilirdi. Hükümet, bu durum karşısında fabrikanın Sivas'ta kurulması için diretirken, Genel Müdür Kâzım Bey'in girişimleriyle Sivas'tan vazgeçildi. Şeker fabrikasının, Amasya'nın biraz daha güneyinde bulunan ve Sivas'a da yakın olan, Yeşilırmak kenarındaki Turhal'da kurulmasına karar verildi.
Sayfa 144 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
1930'lu yılların ilk yarısından itibaren, Avrupa'daki gergin siyasi ortam içerisinde, Musolini'nin Almanya'nın idaresini elinde bulunduran Hitler'den cesaret alarak birtakım savaş hazırlıkları içerisinde olduğu istihbarat yoluyla hükümete bildirildi. İtalya'nın yaptığı bu hazırlıklarının altında, Antalya'ya çıkartma yapacağı endişesi vardı. Böyle bir durum karşısında, Alpullu, Uşak ve Eskişehir şeker fabrikalarının ürettiği şekerin, ülke ihtiyacını tam anlamıyla karşılayamaması tehlikesinin var olduğu ve bu temel tüketim maddesinin dışa bağımlı olmadan, iç tüketimi karşılayacak seviyede sağlanabilmesi için bir dördüncü şeker fabrikasının kurulması gerektiği sonucuna varıldı. Bu nedenlerden dolayı hükümet, bir dizi karşı tedbirler aldı. Bu tedbirler arasında, ülkenin ve ordunun şekersiz kalmaması için Anadolu yakasında bir şeker fabrikası kurulması da bulunmaktaydı.
Sayfa 143 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Her çiftçinin avlusuna birer tane pulluk bırakıldı. Buna karşılık, makbuz ve senet alınmadı. Akşam, çiftçiler köy odasına çağrılarak kendilerine, dağıtılan bu pullukların kullanımı ve ziraattaki faydaları anlatıldı. Birkaç çiftçi bu durum karşısında: "Bu gávur icadıdır.Bununla ziraat yapıldığı takdirde, tarlamızın bereketi kaçar." diyerek dağıtılan pullukları geri verdiler. Bunun üzerine, yol kenarındaki tarlalar pulluklarla işlendi. Sürülen bu tarlalarda mahsul iyi olunca, karasaban atıldı ve ertesi yıl, ambarda pulluk kalmadı.
Sayfa 139 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Eskişehir Şeker Fabrikası inşa edilmeden önce, şehirde işçi gündeliği otuz kuruş iken, fabrika inşaatı başlayıp işçiye duyulan ihtiyaç artınca bu rakam, seksen-doksan kuruş seviyelerine ulaştı. Ayrıca fabrikanın kurulmasıyla şehirdeki; arabalara, otomobillere, nakliye acentelerine iş; bakkallara, küçük esnafa ise yeni müşteriler bulundu. Oteller kalabalıklaştı. Yeni yapılan evler kiraya verildi. Böylece fabrika, Eskişehir'e yeni bir hayat, yeni bir ufuk açarak şehir hayatına büyük bir hareketlilik ve canlılık kazandırdı. Bu cazip ortam sayesinde, dış göçün önüne geçildi ve kentin 1927'de 154.332 olan nüfusu 1935'te 182.961'e yükseldi.
Sayfa 138 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Saha şartları dikkate alınarak yapılan incelemeler neticesinde, iklim faktörleri itibariyle Eskişehir ve hinterlandının pancar ziraatı bakımından tüm vasıflara sahip olması, Avrupa'da yetiştirilen pancarların %16 oranında şeker ihtiva etmesine karşılık bu miktarın Eskişehir ve çevresinde %26'ya kadar çıkması, bölgenin su kaynakları bakımından zengin oluşu ve yeterli miktarda yeraltı su rezervini barındırması, Porsuk Çayı'nın kent merkezinden geçmesi kentin, coğrafi konum itibariyle İstanbul-Ankara, İstanbul-Konya ve İstanbul- İzmir hatlarının birleşme noktasında bulunması nedeniyle nakliyat kolaylığı ve tüketim merkezlerine yakın olması gibi avantajları elinde bulundurması, 1894 yılında Berlin-Bağdat Demiryolu'nun yapımı esnasında faaliyete geçen Cer Atölyesi'nin burada bulunması ve atölyede çalışmış, tezgâha ve makineye hâkim bir işçi grubunun hazır halde olması gibi nedenlerden dolayı kurulacak fabrikanın, mensucat ve iplik fabrikalarından ziyade, şeker, ispirto veya bira fabrikası olması gerektiği dile getirildi. Heyet'in bu düşüncesi üzerine, çalışmalar şeker fabrikası kurulması üzerinde yürütüldü.
Sayfa 129 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Bu proje kapsamında, Uşak Şeker Fabrikasında yaşanan su sıkıntısı göz önüne alınarak Orta Anadolu'da özellikle de yabani pancarların yetiştiği Eskişehir ve çevresinde, su gereksiniminin düşük seviyede tutularak şeker pancarı yetiştirme koşulları üzerinde araştırma faaliyetleri içinde bulunulacaktı. Türk uzmanların eğitim amaçlı gittikleri Cezayir'de, Eskişehir'e benzer iklim koşulları altında yapılan pancar tecrübeleri neticesinde, sulama gereksinimi duyulmadan pancar yetiştirilebildiği sonucuna varıldı. Kuraklığın yaşandığı dönemlerde ise nispeten azalan mahsulü yükseltecek olan ve %18 oranında şeker ihtiva eden Betomavitima" adlı bir pancar tohumu kullanılacaktı.
Sayfa 127 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Uşak ve Alpullu Şeker fabrikalarının kurulup hizmete girmesiyle birlikte Türkiye'de şeker sanayisi doğmuş oluyordu. İlk kampanyanın yapıldığı 1926 yılından 1933 yılına gelinceye kadar, hem pancar tarımında hem de işletmecilik alanında bir hayli ilerlemeler kaydedilip bilgi ve tecrübeler kazanıldı. Ege ve Trakya'da kurulan bu fabrikalardan elde edilen bilgi ve deneyimler sayesinde, Orta Anadolu'nun iklim ve coğrafi konum itibariyle uygun niteliklere sahip olan bir kentinde, şeker fabrikası tesis etmek için harekete geçildi. Fabrikanın, Eskişehir'de kurulmasına karar verilmeden önce, Ziraat Mühendisi Emcet Bey ve arkadaşları tarafından; Eskişehir, Kütahya, Afyon ve Akşehir mıntıkalarında şeker fabrikası kurulması hususunda bir şeker pancarı projesi hazırlandı.
Sayfa 127 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Alpullu Şeker Fabrikası, yüksek miktarda şeker üretimi yaparak şeker ithalatını minimum düzeye indirdi. Böylece milli sermayesinin dışarıya çıkmasına engel olarak ülke ekonomisine önemli bir katkı sağladı. Alpullu Şeker Fabrikası için 1926'dan 1938'e kadar 44.797 hektarlık arazi üzerinde 114.648 çiftçiyle pancar tarımı yapılarak 508.127 ton pancar işlendi. Bir ailenin beş kişilik nüfusa sahip olduğu kabul edilirse, Alpullu Şeker Fabrikası özellikle Trakya bölgesi için önemli bir istihdam sahası oluşturdu. Buna bağlı olarak dışa göçü önledi ve nüfus dengesini sağladı. Alpullu Şeker Fabrikasında, 1926'dan 1938'e kadar 939 memur, 11.235 işçi çalıştı. Alpullu Şeker Fabrikası aynı zamanda Türkiye şeker sanayisi için bir okul vazifesi görmüştür. Öyle ki Eskişehir ve Turhal'da yapılmış olan şeker fabrikalarının memur ve işçileri burada staj yaptılar.
Sayfa 123 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Bu olumsuz şartlar ve kısıtlı imkânlar içinde Alpullu Şeker Fabrikası önemli başarılar elde etti. Fabrika, hava şartlarının uygun olduğu 1933-1934 kampanyasında iki yüz elli gün çalışıp, 318.000 ton pancar işledi. Fabrika'da yaklaşık 23.000 ton kristal şeker ve 15.000 ton küp şeker olmak üzere, toplam 38.000 ton şeker üretildi. Alpullu Şeker Fabrikası bu üretimiyle o yıl, dünya şeker fabrikaları arasında pancar işleme ve şeker üretme rekoru kırdı.
Sayfa 122 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
1929 dünya ekonomik krizi nedeniyle, dünya pazarlarında hemen her malın olduğu gibi şekerin de fiyatı aşırı derecede düştü. Bu durum Alpullu Şeker Fabrikasını da olumsuz yönde etkiledi. Fabrika, 1929-1930 yıllarında ekonomik krizinde etkisiyle sadece toz şeker üretti, kesme şeker ise çıkarmadı. Kesme şekerin tamamı yurt dışından geliyordu. Anadolu'nun doğu bölgelerinin tamamına yakını kesme şeker tükettiğinden piyasa, küp şeker de istiyordu. Fabrikanın kesme şeker tesisatı, 1931 yılında tamamlandı. Böylece, 1931 yılından itibaren üretilen şekerin önemli bir kısmını, kesme şeker oluşturmaya başladı.
Sayfa 121 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Özellikle yerli tüccarın yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı Alpullu Şeker Fabrikasında üretilen şekerlere rağbet göstermemesinden dolayı, şirket üyesi Hayri Ipar Bey, Trakya ve Anadolu'nun birçok yerine şeker sevk eden ve yabancı firmalardan şeker talebinde bulunan şeker bayilerinin temsilcilerini şirket merkezine davet etti. Kendilerine, Türk şekerinin, yabancı ülkelerin şekerlerinden kalite bakımından bir farkı olmadığını belirterek bayi temsilcilerini üretilen şekerleri yakından görmeleri için fabrikaya davet etti. Fabrika Müdürü Bay Gutherz, şekerin, nasıl üretildiği hakkında kendilerine gerekli açıklamalarda bulundu. Tacirlerin, niçin Hollanda tipi kristalize şeker üretilmediği sorusuna, Bay Gutherz: "Hollanda şekerinin tıpkısını yaparız, fakat kilo başına birkaç kuruş fark yapar." yanıtını verince tacirler: "Kaça mal olursa olsun, biz bu şekerden isteriz." dediler. Fabrika, bir süre sonra tüccarın istediği Hollanda tipi kristalize şekeri, ince, orta ve kalın olmak üzere üreterek İstanbul'a gönderdi. Tüccar da bunla- rı normal toz şekerlerden farklı fiyata alıp Hollanda şeker çuvallarına koyarak Hollanda kristalize şekeri diye sattılar. Şeker bayileri bundan sonra, Türk şekeri bulundukça yabancı ülkelerin şekerlerini satmamaya karar verdiler.
Sayfa 119 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Alpullu Şeker Fabrikası, faaliyete geçtikten sonra birtakım sıkıntılar ile kar şı karşıya kaldı. Bunlar: Kristal toz şeker üretiminde yabancı şeker üreticileri ile rekabet edilmesi, fabrika bünyesinde yeteri kadar ambar bulunmadığından üretim fazlası şekerin genellikle İstanbul'da kiralanan ambarlarda, korunuyor olması, buna mukabil hem kira hem de yüksek faiz verilmesi, şeker fiyatlarının bütün dünyada düşmesi sonucu fabrikada üretilen şekerin yeterli oranda satıla- maması ve maliyetin yükselmesi, yerli tüccarın piyasada ve halk arasında; yerli şekerin tadının olmadığı, çayda köpük yaptığı ve yabancı şekerlere göre esmer olduğu gibi propagandalar yaparak halkın yerli toz şekere olan ilgisini azaltması gibi sıkıntılardı.
Sayfa 118 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Temeline ilk harcı 22 Aralık 1925'te konulan Alpullu Şeker Fabrikasından ilk şeker, 17 Kasım 1926 Salı günü çıkarıldı. Alpullu Şeker Fabrikası, 26 Kasım 1926'da kampanyaya başlayarak "işletmeye açılan ilk şeker fabrikası" ünvanına sahip oldu.
Sayfa 114 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Şeker fabrikasının, Alpullu'da kurulma kararının ardından, fabrikanın inşa edileceği arazinin belirlenmesi için çalışmalara başlandı. Üç kişilik bir heyet, 1925 yılının Nisan ayında, Trakya'nın Lüleburgaz kasabasına giderek yöre halkına, şeker fabrikasının kurulması için büyük bir arazi parçasına ihtiyaç duyduklarını belirtirler. Ancak bölgedeki büyük arazi parçalarına sahip olanlar. yörede bir fabrika kurulmasına sıcak bakmadıklarından arazi veremeyeceklerini belirttiler. Muhtelif küçük arazi sahiplerinden, parsel parsel toprak satın almak ise uzun bir zaman gerektiriyordu. Bir hafta sonra, Babaeskili bir şahıs, heyete: "Buradan yirmi-yirmi beş kilometre ileride geniş arazilerim var. Tıpkı buraları gibi düzlüktür ve tren yolu kenarına düşer. Gelip bir görünüz. Beğenirseniz size istediğiniz kadar yeri bedavadan veririm"dedi. Ertesi gün, arazinin bulunduğu Alpullu'ya gidildi. Yapılan incelemeler neticesinde, arazinin şeker fabrikası kurmak için uygun olduğu sonucuna varıldı. Beş yüz küsür dönümlük arazi, Babaeski Tapu Dairesinde yapılan resmî işlemlerle, şeker fabrikası kurmak üzere daha sonra kurulacak olan, İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları Türk Anonim Şirketine devredildi.
Sayfa 106 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Nitekim yurt dışına zirai eğitim almak amacıyla gönderilen Nesip (Karaçay) Bey, 1891'de Seine-Et Oise Vilayeti'ndeki Grignon Ziraat Okulu'nda eğitimine devam ederken, okul civarında bulunan "Chavenay" adlı şeker fabrikasında, çeşitli incelemelerde bulundu. Fransa'da, şekerin kilosu yedi frank olduğu halde, Türkiye'de; Rusya, Avusturya ve Macaristan'dan gelen şekerin iki kuruşa satılması, Nesip Bey'in dikkatini çekti. İlgililere bunun nedenini sorulduğunda ihracat priminden yararlanarak fiyat farkını telafi etmeye çalıştıkları, bunun önüne geçmek için de bir şeker fabrikası kurmak gerektiği bilgisi alındı. Nesip Bey, Ziraat Genel Müdürlüğüne atandıktan sonra, şeker fabrikası kurmak için girişimlere başladı ve çekirge istilasına karşı mücadele etmek için kullanılan kimyevi maddeleri almak üzere Almanya'ya gönderildi. O esnada Almanya'da bulunan Vilâyet Nafia Müdürü Osman Vehbi Bey, Nesip Bey'e şirket kurarak bir şeker fabrikası tesis etme niyetinde olduğunu belirterek kendisinden kurmayı düşündüğü bu şeker fabrikası için hangi bölgenin daha uygun olacağı hususunda gerekli olan araştırmanın yapılması ricasında bulundu.
Sayfa 105 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.