Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Şehrin kırık dökük arka sokakları, mezarlıklar, yosun tutmuş duvarlar, cumbası eğrilmiş ahşap evler, betonu, sıvası dökülmüş yeni binalar, boyası hiç olmayan ahşap rengi çamurlu sokaklar, Arnavut kaldırımları, bütün bunların İstanbul'da yaşayan insanlara geçirdiği bir "hüzün" duygusu var. Bu duygunun şehrin bize verdiği temel duygu olduğunu da saptadım. Ama, "Türk melankolisi" diyeceğimiz hüznün ayrıca bir felsefi yanı da vardır: Başarılı ve zengin olmaya karşı bir uyarıdır bu. Sanki hüznün felsefesi bize "Sakın hayatta başarılı olmaya kalkma. Sakın âşık olduğun kızla evlenmeye kalkma, bunları yapamayacaksın" der. Başarının değil, alçakgönüllü ol­manın önemsenmesi... "Kendi içine çekilerek, kendi vakarının, herkes gibi olmanın, herkese benzemenin bir yolunu bul" der hüzün felsefesi. Özel ve özgün olmaya çalışma.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.