Bu durumda adliyedeki katibe kız, herkesten daha mı
iyi yazıyor? Hayır olamaz, o metinleri kimse tat alarak
okumaz. Ama savcılıktaki yazmanlar kendi düşüncelerini,
kendi sözlerini yazmıyorlar ki. Sanığın veya tanığın sözlerini
de yazmıyorlar. Savcının dikte ettiği sözleri yazıyorlar. O metinlerindeki ifade sorunları, Stendhal'i haksız çıkarmaz.
Yani adliyedeki o kızcağızı kendi haline bıraksalar,
eminim okunacak sözler yazar. Aslında Stendhal'in
söylediğini, biraz farklı biçimde Montaigne de söylemiş:
"Ah, keşke Paris'in sebze çarşısında kullanılan sözcükl
erle konuşabilsem!" Ama bu konu değildi, defterimi elime
almamın sebebi. Ali'nin anlattıklarını, o aşk anlayışım,
Arzu'nun seviştiği erkekleri aramayı istemesini düşünecektim.
Yazarken düşünecektim bu konuyu, ama daha
yazmadan anlamsız geldi. İnsanlar neden durmadan bu
konuyu düşünür ki? Duygulan olanlar için korkutucu, çok
korkutucu olması gerekmez mi? İyi ki benim böyle dertlerim
yok.