Piyer ara-sıra şu türlü şeyler işittiğini hatırlıyordu: Güya siperlerde, düşmanın ateşi altında olan askerler tehlikeyi unutmak için kendilerine bir meşgale icat ederlermiş. O da kendi kendine: "İşte," diyordu. "Herkes tıpkı bu askerler gibi yapıyor. Hayat denen şeyden korktukları için kimisi birtakım emeller, ihtiraslar peşinde koşuyor, politika yapıyor, devlet hizmetine giriyor, kimisi de kadınlarla, kumarla, içkiyle, atlarla, avcılıkla vakit geçiriyor." Sonunda da şöyle bir hükme varıyordu: "Şu halde hiçbir şey boş değildir, hiçbir şey de önemli değildir! Alt tarafı hepsi aynı kapıya çıkar. Öyleyse ben de o amansız gerçeğin pençesinden kurtulmaya çalışmalıyım, hiçbir zaman onunla karşı karşıya gelmemeliyim!"