Köprü, Recep Yazıcıoğlu'nun Erzincan'da valilik görevinde bulunduğu zamanın bir kesitine ışık tutuyor. Valimizi ve kişiliğinin mükemmelliğini herkes biliyorken kendisinden çok olaylar üzerine konuşmak istiyorum. Yazarın dili anlaşılır ve romanın sürükleyici bir anlatımı var. Kitap henüz ilk sayfasından okuru yakalıyor. İnsanın çaresizliğini ve toplumun sorunlarını gayet açık görüyor, yaşıyoruz. Nice sıkıntılar çekmiş Erzincan'ın küllerin arasındaki yaşayışına tanık olan valiyi, köylüyü tanıdıkça sorgulamaya başlıyorsunuz "insan" kavramını. Hem gerçek dünyadan önemli bir şahsiyetin belirli bir zamanını hem de memleketimizin insanını gördüğümüz kitap içimizi ısıtıyor. Tüm bu güzelliklerin yanında eksilerini de düşündüğüm yerler var. Elbette bu eksilerin bir açıklaması da var, kişiye göre değişen. Hikayemiz Erzincan'ın bir köyünde başlıyor ve kimi zaman eski tarihlere, şeyh said isyanı zamanına gidip geliyoruz. Bu git gellerde elbette hikayenin kendisiyle bağlantılı kişiler oluyor ve bu bağlantıyı bulmak okura bırakılıyor. Kesinlikle daha derin işlenmesi gerektiğini düşündüğüm geçmişe gidişler nice güzel insanların hayatını anlatıyor bize. Roman, sonuna doğru ise biraz tekdüze kalıyor gibi. Bunun en büyük nedeni gerçeklerden tamamen kopuk olmamasından kaynaklanıyor olmalı. Neler olacağını bilmesek de tahmin edebiliyoruz. Biraz da sanırım yazarın çerçevenin pek genişlemesini istememesinden kaynaklanıyor. Kitaptaki diğer karakterler ise çok güzel işlenmiş, her birinin içtenliğini ve sıcaklığını hissediyor üzüntüsüyle üzülüyorsunuz. Yaşanan olayların, katliamların ülkemizde yaşandığını bilerek okumak ise en üzücü yanıydı.

KöprüAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20137,5bin okunma

·

12 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.