Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birinci sema'a başlandı. Ehlinin malûmu olduğu üzere sağ ayağa «çark, sol ayağa «direk» tâbir ederler, yâni dâima sağ ayak yerinden kalkıp çark eder, sol ayak yerinde durur, her çarkta îsm-i Celâl hafiyyen zikrolunur. Yâni kalbden «Allah » zikriyle meşgul olunur. Ben de bu minval üzere sem'a başlayıp, vaktaki tennure tamamiyle açıldı ve aşk havası içini ve dışını sardı, o beyaz tennure dalgalanmaya başladı. Etrafa gözucu ile nazar etmek lâzımdır ki çarpmasın, Donanmây-ı Hümâyûn gibi birbiri ardınca hareket etmek iktiza eder. İsm-i Celâl ile meşgul oldum. Etrafta olan ziyaretçileri, alâim-i semâ gibi kürevî bir hat, dedeleri bu hat içinde beyaz bulut, Hazret-i Şeyhi de, makamında, kırmızı post üzerinde yeşil destarlı sikke-i şerif lâbis olduğu halde merkez-i dâire gibi sabit ve müstahkem gördüm. Birinci selâm tamam oldu. İkinci selâma çıkmadım. Tâb-ü tevânım kesilmişti. Makamımda durdum. Sâir dedeler ikinci ve ilânihaye dördüncü selâma başlayıp bitirdiler. Nihayet herkes yerinde oturdu. «Hitamehumisk» diye bir aşr-ı şerif okundu, duâ edildi. Dem-i Hazret-i Mevlânâ çekilerek âyin-i şerife nihayet verildi. Herkes hücrelerine gittiği gibi ben de dedemle beraber hücreme gittim. Osman Bey de geldi. Sigara ve kahve içildi. Aşçıdede Halil İbrahim, Hatıralar, haz. Reşad Ekrem Koçu - Mehmed Ali Akbay, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat, İstanbul t.y., s. 32.
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.