“Bir çocuğu kemiren ya bir babadır ya da yokluğu.” Özge Dirik Kitap bu alıntıyla başlıyor ve aslında hikayeyi de şahane özetliyor. Kahramanımız Hilmi Aydın’ın hikayesini okurken, aslında baba&oğul ilişkisine dair bir soundtrack de dinliyoruz geriden. Bu tema kesinlikle sezdirmeden işlenmiyor ve fakat asla doğrudan da değil. Hani kamera tam karşıdan değil de, yukardan, profilden veya arkadan çeker ya, öyle görüyoruz biz de Hilmi Aydın’ı. Çok çok az sahne var karşıdan çekilen ama her sahnede arkadan gelen soundtrack’in renginde hissediyoruz o baba&oğul ilişkisindeki sancıyı kademe kademe. Ki tam da bu doğrudan olmama hâli kitabı güzelleştiriyor, edebiyatın kudretini ve lezzetini hissettiriyor zira. Yormuyor, hırpalamıyor; kurgusuyla, üslubuyla akıyor kitap. Ve sürprizli bir sona getirip bırakıyor usulca. Gaye Boralıoğlu, ilk kez okuduğum bir yazar. Hâlihazırda yabancı bir kültürde yaşadığım için olsa gerek, Türk edebiyatına ait bir şeyler okumayı, kendi kültürüme dair hikayeler arasında dolaşmayı özlüyorum. Sayfalar arasında tanıdık unsurlar bulmanın bir “göçmen/gurbetçi” için sağaltıcı bir yanı var kanımca ve bu açıdan da Hilmi Aydın’la Balat ve Galata civarında gezinmek iyi geldi bana. Umarım size de öyle olur Tercih edeceklere şimdiden keyifli okumalar dilerim

Dünyadan AşağıGaye Boralıoğlu · İletişim Yayınları · 2018608 okunma

·

12 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Merve Ayvaz