"On dördüncü asır Arap seyyâhı İbni Batûta da Kırım halk tabakasından Müslüman-Türk kadınlarının kocaları başka taraflarda meşgul oldukları veyahut işsiz durdukları sırada çarşılarla pazarlarda gidiş gelişlerindeki, alış-verişlerindeki ve mallarına tasarruflarındaki serbestliklerine hem hayran hem müteessir olmuştur. Çin vakanüvîsinin çok haklı olarak ifade ettiği gibi, Türklerde kadın şahsî asâlet timsâli sayıldığı için, şeref ve haysiyyetini ihlâl edecek bir harekette bulunamaz: Türklerin asîl kadınları vardır."