Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Göktürkler de, diğer Türkler gibi, ateşin kutlu oluşuna inanıyorlardı. "M. 569 yılında Bizans elçisi Zemarkhos, Orta Asya'da Batı Gök-Türk sınırına vardığı zaman, Türkler onu ve arkadaşlarını ateş alevleri üzerine atlatmak suretiyle, kötü ruhlardan temizlemişlerdi". Kenzü'l-Dürer yazarı, Türklerden bahsederken "Adetleri şudur ki, sene başında büyük bir ateş yakarlar; hâkanları bizzat gelip bu ateşe karsı bir şeyler söylerken, ateşten çıkan alev gökçe olursa o sene bolluk olacağı" sonucuna varırlar, diyor. Doğu Türkistan Türkleri yılda bir kere, Berat Gecesi'nde, ölülerin hatırasını anmak için büyük bir ziyafet tertiplerler. Burada çalgılar çalınır, rakslar edilir, şarkılar söylenir ve güneş battıktan sonra ateşin üstünden atlanır. Kadınlar ölülerine puşkal, yani yiyecek götürürler. Grenard, bu hususta geniş bilgi veriyor. Kara-Kırgız'ların hepsi de, Kazak - Kırgız'lar gibi "Busurman" (Müslüman)dır. Bunların erkekleri de, kadınlarıda, ateşin üzerine yağ döküp önünde saygı ile eğilirler. Bu sekildeki merasimler, perşembe günleri, dokuz ateş önünde yapılır. Kazak kadınları "yeni yurta ilk girişlerinde ve gerek ilk çocukları doğduğu zaman ateş önünde eğilir ve üzerine yağ parçaları atarlar". Kırgız - Kazakların şeriate uymayan âdetlerini tenkid eden Molla Gazi'nin bir beytinden anlaşıldığına göre, erkekler bile, ateş ruhuna yağ döküp, ateşe taparlar. Başkurtlar ve Kazaklar, bir yağlı paçavrayı tutuşturup, hastanın çevresinde "alas, alas" diye dolaştırırlar. Buna "alaslama" derler. Bu kelime Anadolu Türklerinde "alazlama" şeklinde yaşamakta olup, "ateşte temizleme" demektir.
Sayfa 69 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.