Selam yıldızlarım! Bugün ilk kitabının sonundan sonra devamını merak ettiğim serinin ikinci kitabı olan “Atlas Paradoksu” ile geldim. Ayrıca bu kitabı @pamukokumalar ile beyazkapak etkinliğinde okudum. Kitabın başlangıca gelmeden önceki giriş kısmı çok iyiydi. Aşırı özenilmiş her şey güzel olur gerçekten bu de o sebepten çok güzeldi. Bölümler aslında gayet keyifli başladı ama Libby’nin olmayışı bende biraz kopukluk yarattı. Onun amalarına bende alışmışım galiba. Yine de bu süreçteki ‘projeksiyon’ olayı baya ilgi çekici ve zekiceydi. Bir yerden sonra kitap feci sarmaya başladı. Özellikle Libby’nin bir gazete görmesi… Off diyorum! Gideon sahnelerini de aşırı sevdim ama bir güvensizlik de var içimde. Zaten bu kitapta kime güvendiğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Beni en şaşırtanlardan biri Nico ve Parissa oldu diyebilirim. Aynı Libby gibi ‘cidden mi’ dediğim bir bölümdü. Libby’nin olayları beni feci şoke etti. Tristan’la olan konuşmalarından sonra oluşan tereddütü ise beni feci derecede ürküttü. Acaba mı bile dedim. Sondan önceki bölüm feci şoke ediciydi. Bunu bende beklemiyordum. Hele Atlas’tan? Asla! Hele son sayfalar? Allah’ım ağzım açık okudum resmen! Gerçekten de konuşmamız gereken konular var Varona! Başlarda inişli çıkışlı bir hikayesi vardı. Kitaba girene kadar çok kopukluk yaşadım ama yarısından sonra feci derecede sarıyor. Olayların akışındaki hızlanmalar, karakterler değiştikçe okuduklarımızın şaşkınlıkla dolu yanları ve en beklenmedik ikililikler… O kadar çok şoke edici yerleri vardı ki gülmekle kapağı kapatıp kitabı bırakmak arasında kaldım desem az kalır. O sondan sonra son kitapta neler olacak cidden merak ediyorum. Farklı karakterlerin gözünden, uzun bir olay zincirine yayılmış inişli çıkışlı olayları okumayı sevenler bu seriyi tercih edebilirler diye düşünüyorum.

Atlas ParadoksuOlivie Blake · Martı Yayınları · 202350 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.