Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

3.cilt
568. Sehl İbni Sa’d radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve: - Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi. Bunu gören falanca, Hz. Peygamber’e: - Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim, dedi. Resûl-i Ekrem: - Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi. Ashâb-ı kirâm o sahâbîye: - Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber’in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler. O şahıs şunları söyledi: - Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim. Hadisin râvisi Sehl İbni Sa’d’ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu. Buhârî, Büyû’ 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1 ... Hadiste adı zikredilmeyen, kim olduğu da bilinmeyen bu hanım sahâbî, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e hediye edeceğim diye, kim bilir o kumaşı ne güzel duygularla dokudu. Sonra onu alıp Resûlullah’ın huzuruna geldi. Mübarek yüzüne bakarak hediyesini takdim etti ve onun duasını aldı. Yâ Rabbi! Bir mü’min için bu ne büyük saâdet!.. Öte yandan bir diğer sahâbî, ihtiyacı olduğu için değil, sadece onun mübarek vücuduna temas eden bir kumaşa sahip olmak, ölünce ona sarılmak düşüncesiyle kumaşı isteyip aldı ve  gerçekten de öldüğü zaman bu kumaş onun kefeni oldu. Allahım, bu ne büyük bahtiyarlık!.. Beri yanda bir Peygamber, hem de Allah’ın sevgilisi olan bir Peygamber, vücudun alt tarafına giyilen izâr dedikleri bir kumaşa muhtaç olabiliyor. Ancak kumaşı giymesinin üzerinden daha birkaç saat geçmeden, “Bu kumaşı bana ver” diyen bir sahâbîsine, onu sarıp sarmalayıp gönderiyor. Allahım bu ne cömertlik! Kendisinden istenen bir şeyi, ona ihtiyacı olduğu halde çıkarıp vermek ne emsâlsiz bir tokgözlülük! Peygamber Efendimiz’in mübarek vücuduna temas eden bir kumaşa bürünerek âhiret yolculuğuna çıkma fikri ne güzel bir düşünce, ne ince bir davranış! Allah’ın Resûlü’ne âşık olduğu anlaşılan bu bahtiyar sahâbînin davranışı, Resûlullah hasretiyle yanan bir başka âşığın, büyük şâir Fuzûlî’nin meşhur beytini hâtıra getiriyor. Fuzûlî diyor ki: Şayet ben sevgilime kavuşamaz ve onun elini öpme arzusuyla yanıp tutuşarak ölüp gidersem, mezarımın toprağından bir testi yapın ve yârime onunla su verin. Ben sevgilime dokunamadan ölüp gitsem bile, toprağımdan yapılan testinin onun dudaklarına temas etmesi beni mutlu eder: Dest bûsî arzusiyle ölürsem dostlar Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre sû
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.