Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pınar

7.cilt
1740. İbni Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem : "Sözde ve işte ince eleyip sık dokuyan, haddi aşan kimseler helâk oldular" buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı. Müslim, İlim 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5. Açıklamalar Hadîs-i şerîf, sözlerinde ve işlerinde haddi aşan,
Reklam
7.cilt
1738. İbni Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Mü'min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir." Tirmizî, Birr 48. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 405, 416. ... İnsanları kötülemek kâmil mü'min olmaya mânidir. Başkalarının ayıplarını araştıran, birtakım kusurlarını ifşâ eden, soyuna sopuna dil uzatan bir insan kâmil bir mü'min olamaz. Lânetçi bir kimse olmak da kâmil mü'min sayılmanın önündeki engellerden biridir. Lânet, Allah'ın rahmetinden kovulmak demektir. Bundan dolayı şeytana mel'ûn yani Allah'ın rahmetinden kovulmuş denir. İnsanları lânetlemek, onları Allah'ın rahmetinden uzak saymak ve kendisini herkesten üstün görmek İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz.
7.cilt
1736. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir adam din kardeşine, ey kâfir derse, bu söz ikisinden birine döner. Eğer böyle denilen kişi söylenildiği gibi ise söz doğrudur; yerini bulmuş olur. Aksi takdirde bu söz söyleyene geri döner." Buhârî, Edeb 73;

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
7.cilt
1691. Ebü'l-Heyyâc Hayyân İbni Husayn şöyle dedi: Ali İbni Ebû Tâlib radıyallâhu anh bana: "Seni, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in beni memur ettiği bir işi yapmakla görevlendireyim mi? Nerede canlı sûreti bulursan onu tanınmaz hale getir, rastladığın yüksek kabirleri de yerle bir et!" dedi. Müslim, Cenâiz 93; Ebû
7.cilt
1690. Âişe radıyallâhu anhâ şöyle dedi:  Cebrâil aleyhisselâm, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e belli bir saatte geleceğini vadetmişti. Vakit gelmiş ama Cebrâil gelmemişti. Resûlullah elinde bulunan sopayı yere attı ve "Allah da Resûlleri de va'dinden caymaz!" dedi. Sonra etrafa bakınmaya başladı. Bir de ne görsün,
Reklam
7.cilt
1682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye azâb edileceklerdir." Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk 7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56; Müslim,
7.cilt
1674. Kabîsa İbni'l-Muhârık radıyallâh anh, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim, demiştir: "Kuşları ürkütüp isimlerinden, seslerinden ve hareketlerinden mânalar çıkarmak, uğursuzluğa inanmak, kum üzerine çizgiler çizerek geleceğe yönelik hükümler çıkarmak bir çeşit sihir ve kehânettir." Ebû
7.cilt
1672. Âişe radıyallâhu anhâ şöyle dedi: Bazı insanlar Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e kâhinlerin yaptıkları hakkında fikrini sordular da Resûl-i Ekrem: - "Aslı olan, (doğru) bir şey değildir" buyurdu. - Ey Allah'ın Resûlü! Ama onların bize verdikleri geleceğe ait bazı haberler söyledikleri gibi çıkıyor, dediler.
7.cilt
1670. Ebû Mûsa radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ölen herhangi bir kişinin arkasından ağlayıcılar, ey kendisine dayandığımız, ey efendimiz vs. diye onu övmeye başladılar mı, adamın başına iki melek görevlendirilip dikilir ve onu tartaklayarak "Sen böyle biri miydin?" derler."  Tirmizî, Cenâiz 24.
7.cilt
1667. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ şöyle dedi: Sa'd İbni Ubâde radıyallahu anh hastalanmıştı. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Abdurrahman İbni Avf, Sa'd İbni Ebû Vakkâs ve Abdullah İbni Mes'ûd ile birlikte Sa'd'ı ziyarete geldi. Yanına girdiğinde onu elem ve ıstırap içinde, ailesi tarafından etrafı kuşatılmış bir halde buldu. Bunun üzerine: - "Öldü mü?" buyurdu. - Hayır, ey Allah'ın Resûlü (ölmedi), dediler. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem (Sa'd'ın bu ağır durumuna üzülerek) ağladı. Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem 'in ağladığını görünce oradakiler de ağladılar. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: "Bilmez misiniz, gerçekten Allah, gözyaşı ve kalbin hüznü sebebiyle insana azâb etmez. Fakat -eliyle diline işâret ederek- işte bunun yüzünden azâb eder veya bağışlar" buyurdu. Buhârî, Cenâiz 45, Talâk 24; Müslim, Cenâiz 12.
Reklam
7.cilt
1666. Nu'mân İbni Beşîr radıyallâhu anhümâ şöyle dedi: Abdullah İbni Revâha radıyallâhu anh'ın baygınlık geçirmesi üzerine kız kardeşi, "Vah dağ gibi kardeşim, vah şöyle şöyle olan kardeşim" diye onu överek yüksek sesle ağlamaya başladı. Abdullah İbni Revâha ayıldığı zaman kız kardeşine; "Senin hakkımda söylediğin her övgü için ben, ‘sen gerçekten böyle biri misin?’ diye sorgulandım" dedi. Buhârî, Meğâzî 44. ... Hz. Peygamber'in büyük şâiri Abdullah İbni Revâha radıyallâhu anh'ın, o baygınlığı atlatır atlatmaz, başucunda Câhiliye kadınları gibi ağıt yakıp duran kız kardeşi Amre'ye, hakkında söylediği her övgü cümlesi yüzünden kendisinin sorgulandığını bildirmesi çok ciddî bir ikazdır. O, "Sen bana üzüldüğünü göstermeye çalışıyor, aklın sıra iyilik yaptığını sanıyorsun, halbuki ben senin bu söylediklerinin hesabını vermek zorunda kalıyorum" demek olan bu sözleriyle niyâhanın sorumluluktan başka ölen için herhangi bir faydasının olmadığını çok kesin şekilde anlatmıştır. Dolayısıyla da önce kız kardeşinin sonra da bütün müslüman kadınların bu gereksiz davranıştan iyice uzaklaşmalarını istemiş olmaktadır. ... 3. Ölenin iyiliklerini sayıp dökerek ağlamak (nüdbe) da yasaktır. 4. Öleni övmek maksadıyla söylenen sözler, onun sorgulanmasına ve kınanmasına sebep olur.
7.cilt
1661.Ömer İbni'l-Hattâb radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Arkasından koparılan feryat (ve yakılan ağıt) sebebiyle ölüye kabrinde azâb olunur." Bir rivâyette (Tirmizî, Cenâiz 23) "ölüye ağlandığı sürece" denilmektedir. Buhârî, Cenâiz 34; Müslim, Cenâiz 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Cenâiz 23. ... Arkasından kendisi için ağlanmasını vasiyet etmek câhiliye dönemi Araplarının âdetlerindendi. Bugün de ne yazık ki, görenek adına câhil insanlar böyle vasiyetlerde bulunabilmektedirler. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde çoğu yaşlı kadınlar cenâze evine giderler, dönüşlerinde de "Analarına (veya babalarına) falancanın çocukları , gelini nasıl ağladı nasıl ağladı, bir görseydiniz" diye bu kötü, anlamsız âdeti takdirle anarlar. Dindar insanlar arasında bile gözlemlenen bu durum, hadislerdeki "azâb" tehdidini, ağlamayı vasiyet edenlere yönelik olarak yorumlamanın son derece isabetli olduğunu göstermektedir. ... Bazı âlimler ise, ölenin arkasından iyiliklerini sayıp dökmenin eski Arap âdetlerinden olduğuna dikkat çekmişlerdir. Ancak onların iyilik diye sayıp döktüğü öyle şeyler vardır ki, İslâm onları yasaklamıştır. Bu tür sözleri söyleyenle beraber, arkasından söylenen kimse de azâb olunur. Bugün de ölülere yakılan ağıtlarda öyle sözler söyleniyor ki, -Allah korusun- insanı dinden imandan eder. Bir kötülüğü veya haramı övenler, şecaat arzederken sirkatini söyleyenler hiç de az değildir.
7.cilt
1660. Mesrûk şöyle dedi: Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh' ın yanına gitmiştik. O bize şunları söyledi: Dostlar! Bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de "Allah bilir " desin. Zira insanın bilmediği konuda "Allah bilir" demesi de bir ilimdir. Allah Teâlâ, Peygamberi sallallâhu aleyhi ve sellem'e şöyle
7.cilt
Mesrûk İbni'l-Ecda' el-Hemedânî  "Allah'tan korkması ilim olarak; amelini beğenmesi de cehâlet olarak kişiye yeter" 
7.cilt
"De ki: Kur'ân'ı tebliğden ötürü sizden bir ücret istemiyorum. Ben, kendiliğinden birşeyler uydurup size dayatmak isteyen zorluk çıkarıcılardan da değilim."  Sad sûresi (38), 86. Mütekellif, teklif sunan değil, teklif ve sorumluluk uyduran, zorluk çıkaran, milleti zora koşan, işleri boş yere zorlaştıran, durduk yerde birtakım gerekli-gereksiz yükümlülükler icat eden, fuzûlî, uydurmacı, dayatmacı ve bilgiçlik taslayan kişi anlamlarına gelir. Böyle tiplere külfet sever de diyebiliriz. Bu tür tekellüfçü kişilerin, kendisinden üstün olan kimselerle yarışmak ve cedelleşmek, üstesinden gelemeyeceği işlere el atmak ve bilmediği şeyleri söyleyip ortalığı karıştırmak gibi üç belirgin vasfının bulunduğu bildirilmiştir. (Bk.Kurtubî,Tefsîr, XV ,231).
456 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.