Pınar

42. Bütün insanların, ölümleri anında ruhlarını bedenlerinden çekip alan; henüz ölüm vakti gelmemiş olanlara ise, uykularında onlara bir nevi ölümü tattıran, yalnızca Allah’tır. Böylece, her canı elinde tutan Allah, ölümüne hükmettiği kimselerin ruhlarını alarak, yeniden diriliş gününe kadar, berzah âleminde tutar; ölüm vakti gelmemiş olan diğerlerinin ruhlarını ise, ecel denilen belirli bir süreye kadar yaşamaları için serbest bırakır. Demek ki, uykusundan uyanan insanlar, her defasında yeniden hayata gözlerini açmış, Rablerinin rızasını kazanmak için yeni bir fırsat daha bulmuş olurlar. Hiç kuşkusuz bunda, hayat, ölüm ve ölümden sonraki yeniden diriliş üzerinde dikkatlice düşünen insanlar için, Allah’ın tek rab ve ilâh olduğunu gösteren nice dersler, nice deliller vardır. Öyleyse bu inkârcılar, ölüm kendilerini ansızın yakalamadan önce, Rablerine dönmek için daha ne bekliyorlar?
Reklam
7. “Biz, Kur’an’ın ortaya koyduğu tek rab ve ilâh inancını reddediyoruz; çünkü şimdiki inanç ve ideoloji sahiplerinin hiçbirinden böyle bir şey işitmedik. Demek ki bu iddia, yalandan başka bir şey değildir!” 8. “Haydi Allah bir kitap gönderdi diyelim; peki bu uyarı, aramızdan yalnızca ve özellikle ona mı indirildi? İçimizde Muhammed’den daha zengin, daha güçlü ve daha akıllı adam yok muydu? Allah madem emirlerine uymamızı istiyor, neden hepimize ayrı ayrı melek göndermiyor?” Hayır; onlar aslında, Benim uyarım olan Kur’an’dan yana şüphe içindeler! Daha doğrusu onlar, Benim azâbımı henüz tatmadılar! Bu yüzden küstahça başkaldırıyorlar! 9. Yoksa sonsuz kudret ve lütuf sahibi olan Rabb’inin rahmet hazineleri onların elinde mi ki, dilediği kişileri Peygamber yapma yetkisini kendilerinde görüyorlar?
27. Derken zâlimler, birbirlerine dönüp bir zamanlar kulluk ettikleri liderlerini, efendilerini suçlamaya başlayacaklar: 28. “Siz ey şeytanlar, bizi yaldızlı sözlerle aldatıyordunuz! Bazen Allah’ın adını kullanarak, kimi zaman gururumuzu okşayarak bize hep sağımızdan yanaşırdınız!” 29. Buna karşılık liderleri, “Hayır!” diye karşılık verecekler, “Siz zaten Allah’ın ayetlerine hiçbir zaman inanmamıştınız ki!” 30. “Üstelik, bizim sizi zorlayacak bir gücümüz de yoktu! Aksine, siz kendi irâdenizle azgınlık ediyordunuz!” 31. “Böylece, Rabb’imizin zâlimler için tâ ezelden verdiği azap sözü bizim için kaçınılmaz oldu! Hepimiz suçluyuz; yaptığımız kötülüklerin acı meyvesini hep birlikte tadacağız!” 32. “Evet, sizi yoldan çıkardık; çünkü kendimiz de yoldan çıkmıştık!” 33. Kuşkusuz onlar, o gün azâbı birlikte çekecekler. 34. İşte Biz, suçlulara böyle yaparız!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
47. Yine onlara, “Allah’ın size bahşettiği nîmetlerden bir kısmını yoksullar için harcayın!” denildiği zaman, hakîkati inkâr edenler, dünya hayatının baştan başa bir imtihândan ibaret olduğunu görmezlikten gelerek, inananlara şöyle itiraz ederler: “Allah’ın dileseydi doyurabileceği —fakat doyurmadığı— kimseleri biz mi doyuracağız? Allah fakir edecek, biz besleyeceğiz, öyle mi? Allah onlara vermemişken bize ne oluyor? Biz daha mı merhametli, daha mı adâletliyiz? Ey Müslümanlar, siz düpedüz yanlış bir yoldasınız!” derler.
8. Biz onların boyunlarına, ta çenelerine kadar dayanan kelepçeler geçirmişizdir. Bunlar bireysel, toplumsal alanda hayatın vazgeçilmez gerçekleri diye insan boynuna geçirilen isyan, küfür ve şirke dayalı her tür esaret bağlarıdır. İşte bu yüzden burunları havada, başları yukarı kalkıktır. Gözlerini kör eden kibir ve inatları, hemen önlerindeki
Reklam
Reklam
545 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.