Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

154 syf.
·
Puan vermedi
İyi okumalar dilerim. Öncelikli olarak Nezihe Meriç’ten okuduğum ilk kitaptır. Kitap cumhuriyetin ilk yıllarından kesitler sunması, çevreyi bilmek gayesiyle betimleyici bazı unsurların barındırması yönüyle gayet hoşuma gitti. Fakat kendisine bazı olumsuz eleştirelim olacaktır. Nezihe Meriç kendisini bir öykücü olarak tanımlasa da kendisi roman, öykü, oyun ve çocuk kitaplarını kaleme almıştır. Öykü ve romanlarında daha çok kadın sorunsalını ve cumhuriyetin ilk yıllarında modernleşme çabalarını , Atatürk ilke ve inkılaplarının hayata geçirilişi gibi temaları işlemiştir. Bir çok ödül almıştır. Kendisi cumhuriyet döneminin ilk öykücülerinden kabul edilmekle beraber modern bir tarza sahiptir okuduğum eseri baz alarak söylemeliyim. Eserinin analizine gelecek olursak ilk bölümü yani giriş kısmını okumakta çok zorlandım. Kitabın ilk başları ne durum hikayesi ne de olay hikayesidi. Olay hikayesine karışacak gibi ama değil durum hikayesini andırıyor ama değil biraz modern tarza yakındı. Bu nedenle okumayı biraz zorlaştırdı. Eserin ortalarına doğru gelince eser sizi kendine yavaş yavaş çekmeye başlar, ilgi çekici hale gelir. Eserde iki kadın baş kahramanımız vardır: Meli ve Berni. Eserde tam bir hikaye yoktur fakat bu iki kahramanımızın çocukluktan evliliklerine kadar başlarından geçen durumları geriye dönüşlerle iç monologlarla anlatıcı bazen ilahi bakış açısıyla bazen de kahraman bakış açıyla dile getirir. Meli ve Berni çocukluktan beri beraberlerdir, hatta liseyi ve üniversiteyi bile beraber okuyup bir apartmanın odasında beraber kalmışlardır. Aynı dereden su içtikleri için fikir yönleriyle benzer yaratılış, ruhi haliyetleri yönüyle farklıdırlar. İki kahramanımızın hayatında Neyyire Hala ve Mahir Amcanın büyük tesiri görülür çünkü bu dereden içmişlerdir hayat suyunu. Hayata dair görüşlerini , fikirlerini felsefesinin altyapısını onlar atmışlardır. Hem rol modelleri hem kılavuzlarıdır. Neyyire Hala bir öğretmen , Mahir Amca ise bir mühendistir, Almanya’yı görmüş, müzikle uğraşan bir bey amcadır. Meli; aşırı hareketli, sürekli bir devinim içinde, değişmeye açık, duygularını açıkça dile getiren, gözünü budaktan sakınmayan bir edebiyat öğretmenidir. “Meli –Meliha’nın kısaltılmışı– İstanbul liselerinden birinde edebiyat öpretmenidir. Çevresiyle anlaşamayan, iki çağ arasında bocalayan, duygularıyla düşünceleri bağdaşamamış XX. yüzyılın bozgun havasında yaşayan, sanatçı yaradılışlı bir kızdır. Anadolu’da bulunan ailesinden ayrıdır. Bir apartman odasında yarı pansiyon oturmaktadır.” Meli’nin tam zıttı daha sakin, daha ölçünlü ,her şeyini dile getirmeyen ,kendi içinde yaşayan ve müzik bölümünde okuyan ise Berni’dir. Karakter analizıyle beraber romanın genel analizine geçelim. Korsan Çıkmazı cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilmeye başlanan Türkiye’sini; Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ayrıca yine bir Alman hayranlığıyla; Almanların ölçünlü , kural ve kaidelere riayetiyle bizlere uygun görülen Batı medeniyetidir. Hatta öyle ki edebiyatından müziğine kadar her şeyini almamız gerektiğini vurgulanıp bizim için yazarın belirlediği Batı medeniyetidir. Cumhuriyetin ilk yılları olması hesabıyla daha modernleşemeyen Türkiye’nin halen Osmanlı (İslami) medeniyetinin bünyesinde yaşadığını “Biz eski teknede yoğrulan, yeni hamuruz” fakat bu medeniyetten uzaklaşıp alafranga bir medeniyete doğru yol alınması gerektiğini ifade eder. Bu doğrultuda yazarın milletimize reva gördüğü tip ya da karakter aşağıdaki gibidir. “Kişiliği değişir. Toplum içinde süregelen, bol, yanlış, çürük inançlardan, hatta, dini olan şeylerin tümünden kurtulmuş olarak, yalnız akılla, yalnız sağlam bir düşünce sistemi kurmakla, yalnız kendini bir ülküye adamakla, okuyup, öğrenip çalışmakla kurtulabileceğini anlar.” Yazar modernleşmeyi; “lokmanın ağzı kapalıyken çiğnenmesi, yüksek sesle konuşulmamasını, odada misafir varken uygun yere oturulması” gibi özellikleri sayar. Yaşadığı mahalleyi “Korsan Çıkmazı” gelenekçi ve İslama yakın bulmakla kendilerinin modernleşmeye yakınlıkları hasebiyle bu özellikleri yeni kurulmuş cumhuriyet nesline reva görmeyip, bu özellikleri reddederek, toplumun kendilerinin üzerlerine baskı oluşturduklarını bu nedenle sürekli onlarla çatışma halinde olduğunu vurgular. Romanın başkahramanları (Meli ve Berni) dini motif ve referansları küçük düşürücü üslupla ve hatta reddederek; gelenekleri sürdüren muhafazakar kesimi ise gericilikle suçlar. Öyle ki romanın idealist aydın düşünürü Meli; “Arkadaşlarımızın içinde hâlâ, “Mübarek Kurban Bayramınız kutlar...” diye bayram kutlayanlar var. “, “Namaz, Hazreti Peygamberimiz zamanında konmuş. Arapların yağlı vücutları büsbütün yağ bağlamasın diye.” İslam Peygamberine Muhammed , başka şahıslara Hazret diye hitap eder ki bu örneklerle yazarın İslam’a karşı nefretini , inançsızlığını vurgular. Öyle ki yazar kendisini Meli’yle özdeşleştirmiştir. Yazarın sözcülüğünü yapan idealist aydın öğretmen Meli’ye göre Modernleşmeye engel tek şey muhafazakarlıktır. (Ne garip düşünce ama) Yazar modernleşme sorunsalını eserin en genel teması haline getirmiş olmakla beraber, cumhuriyetin ilk yıllarında kadın sorunsalının yaşandığını, kadının; sosyal hayattaki problemlerini, eğitimle ilgili problemlerini, kendi başlarına hayat sürmelerinin zorluğunu , aşk hayatlarının olmadığını ve olanın da yanlış anlaşılmalarla toplumda ahlaksızlık olarak kabul edildiğini sıralar. Kadınların toplumda varoluşunun sorunsalını, sadece cinsi münasebette var olamayacağını kendilerinin de bir fikir ve felsefesinin olabileceğini vurgular. Modernleşme fikri olarak kadınların başı açık şekilde dışarı çıkabileceğini , evlenmeden önce biriyle yatabileceğini sonrasında başka biriyle çocuk yapabileceğini ya da evliyken başka adamlarla içki masasında alem yapabileceğini vs modernlik sayarken başını örtmek ya da görücü usulü evlilik gibi bazı durumları modernleşmede hatta medenileşmede engel olarak tanımlar. Tüm bunları ele alırken Osmanlı’yı (İslami medeniyeti) ve Doğu’nun gelenek ve göreneklerini kaba, hor görmesi öyle ki yemesini içmesini bile doğru bulmayıp Batı özentisiyle yaşamak istemesi gurur kırıcı olmakla beraber aşağlık kompleksinin filhakika delilidir. Romana teknik açıdan gelirsek de bakış açısı olarak yazar iki tane bakış açısı kullanmıştır. Bunlardan biri 3. Tekil kişi yani ilahi bakış açısı ikincisi ise 1. Tekil kişi yani kahraman bakış açısını kullanmıştır. Yazar 1950’lere rağmen bence iç monologl, geriye dönüş tekniği gibi modern teknikleri kullanmada gayet başarılıdır. Romanın başka güzel bir tarafı da yazar geriye dönüş tekniğini uygularken kahramanların yazdığı anı metinlerini kullanarak geriye dönüş sağlamasıdır yani iki türü bir arada uygulamakta da gayet başarılıdır. Eser gayet akıcı ve sade bir dille yazılmıştır. Ayrıca yazarın kendi hayat hikayesinin izlerine de romanda rastlamaktayız. Not: İnanmayabilirsiniz fakat saygı duymak zorundasınız kim olursanız olun. “Ulu Önder tektir O da Hz. MUHAMMED’tir.
Korsan Çıkmazı
Korsan ÇıkmazıNezihe Meriç · Yapı Kredi Yayınları · 2019357 okunma
·
1 artı 1'leme
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.