Sosyolojinin ürettiği şey, en azından biz kısmı için benim düşündüğüm üzere, simgesel şiddete, simgesel manipülasyona karşı; yani özellikle profesyonel söylem üreticilerine karşı kendini savunma araçlarıdır. Daha öncede çok kez söyledim; sosyologun simgesel üreticilere yani gazetecilere, piskoposlara, öğretmenlere, filozoflara güvenemeyeceği açık; yani konuşmayla ilgili bir mesleği icra edenlere, toplumsal dünyadan bahsedenlere güvenemez, çünkü işinin önemli bir bölümü toplumsal dünya üzerine sıradan söylemin retoriğine, yan-yetkinlerin söylemine karşı uyarmakla ilgilidir. Sorun şu; sosyologun - sosyolog simgesel bir judo öğretmenidir - ürettiği bu kendini müdafaa araçları, sosyologdan faydalananlar tarafından ele geçirilmiştir; sosyolojinin başlı başına reklamın ve pazarlamanın içine bulaştığını söyleyebilirim...