Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İlk adım
! Kitabı okuduktan sonra okumanız gereken bir incelemedir - Spoiler içerir Sineklerin Tanrısı, birçoğumuzun okuduğu ya da okumamış olsa da adını duyduğu bir kitaptır. Bu kitabı seneler önce okumuştum ve bitirdiğim günden itibaren çok güzel bir kitaptı diye hatırımda kaldı. Arkadaşlarıma verdiğim kitap tavsiyeleri içerisinde en başta Sineklerin Tanrısı gelmekteydi. Okuyan birkaç arkadaşımdan aldığım geri dönüş ise kitabın bekledikleri kadar ya da benim övdüğüm kadar güzel olmadığıydı. Ben de acaba okuduğum dönemde mi sevmiş olabilirim (okuduğumda çocuk denebilecek yaşlardaydım), bugün tekrar okusam yine güzel bir kitaptı diyebilir miyim şüphesi içinde kaldım. Sonuç olarak tekrar okumaya karar verdim ve hayatımda ikinci defa okuduğum tek kitaptır. Ve şu anda da aynı fikirdeyim... Çok güzel bir kitap. Her ne kadar konusu itibariyle ya da kahramanlarının çocuk olması sebebiyle "çocuk kitabı mı acaba?" şüphesine düşürecek olsa da tam aksine yetişkinlere hitap eden bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Zira Sineklerin Tanrısı çok fazla metafor barındırmaktadır ve kelimeler yazılandan çok daha derin anlamlar ifade etmektedir. Birçoğumuzun bildiği üzere kitap bir uçak kazası sonucunda bir adaya düşen küçüklü büyüklü yaşlardaki çocukların bu adada bir düzen oluşturmaya çalışmalarını konu alır. Bu düzen başlarda iyi işlemektedir ancak bu böyle devam etmeyecektir. Adaya düşen çocuklar, kurtarılacakları güne kadar bu adada yaşamanın çarelerini bulmaları gerektiğinin ve bunun da birtakım kurallar çerçevesinde mümkün olduğunun farkındadırlar. Daha ilk anlardan kurallarını oluşturmaya başlarlar. Ralph ve Domuzcuk buldukları deniz kabuğunu öttürünce adadaki tüm çocuklar ortaya çıkar ve toplanırlar. Öncelikle şef seçilmesi gerekliliği ortaya atılır ve çocuklar deniz kabuğunu elinde tutan, ondan o devasa sesi çıkarabilen, iri ve dikkat çekici Ralph'ın şef olmasına karar verirler. Aslında bu görünürdeki şeylerin dışında Ralph'ın iyi bir şef olabileceğine işaret eden herhangi bir sebep bulunmamaktadır. Bu da bizlere görünüşün ilk izlenimlerimizi büyük ölçüde etkilediğini anlatmaktadır. Hepimiz herhangi bir şeyi ilk gördüğümüzde aslında birtakım fikirlere sahip olmaya başlarız. Adadaki çocukların iyi görünümlü Ralph'ın iyi bir şef olabileceğine ilk görüşte karar vermeleri bu sebepledir ki çok da yadırganmamalıdır. Kitaptaki en dikkat çekici kahramanlardan biri de hiç kuşkusuz Simon'dur. Simon sessiz, içine kapanık ve kendi dünyasında yaşayan bir çocuktur. Simon diğerlerinin bilmediği birçok şeyi hisleriyle bilmektedir desem hata yapmış olmam umarım. Kitabın en dikkate değer kısmı Simon'un hastalığı sebebiyle değneğe takılı domuz başıyla konuştuğunu zannettiği kısımdır. Bu domuz başına bir sürü sinek üşüşmüştür ve domuz başı adeta sineklerin tanrısı olmuştur. Zira kitap ismini buradan almaktadır. Sineklerin tanrısı şeytanı ve kötülüğü simgelemektedir. Simon'a ise şunları söylemiştir: "Sen biliyordun, değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun... Her şeyin bozuk gitmesinin nedeniyim ben. Bunu biliyorsun, değil mi?" Evet bilmez olur mu? Simon bunların farkında. Adada canavar olduğuna inanmayıp, canavarın içimizde olduğunu söyleyebilecek kadar farkında. Doystoyevski, her şeyi fazlasıyla anlamanın bir hastalık olduğunu söylemişti. Simon da bu hastalığa kapılmış insanları simgelemektedir ve gerçekten de her şeyin farkında olan hasta bir çocuktur Simon. Sineklerin Tanrısı ile Simon arasındaki diyalog, şeytanın içimizde olduğunu ve içimizdeki kötülükten kaçış olmadığını anlamamızı sağlar. Herkes biraz kötü değil midir? Dikkatimi çeken kısımlardan biri de Jack ve diğer çocukların yüzlerini boyayarak gerçek duygularını maskelemek istemeleri ve böylece kınanabilecek davranışları çekinmeden yapmalarıdır. Aslında bu kısım da söylenenden fazla anlam barındırmaktadır. Bir maskeyle gizleyebilsek yüzümüzü, yüz kızartıcı şeyleri hiç çekinmeden yapabilir hale geliriz belki de. Toplum ya da bulunduğumuz ortam utanmamıza, çekinmemize veya korkmamıza sebep olmasa kim bilir neler yaparız. İyi ki utanma duygumuz var. Kitabın sonlarına yaklaştıkça adadaki düzen de gittikçe bozulur. Öyle ki çocuklar birer 'vahşi'dir artık. Bu vahşiler Domuzcuk ve Simon'un ölümüne sebep olmuş ve Ralph'ı da avlamak için harekete geçmişlerdir. Yazara göre kötülük sonradan öğrenilen değil doğuştan insanda var olan bir özelliktir. Aslında yazar çocuk kahramanlarını birer katil olarak kurgularken bizlere bu görüşünü aktarmak istemiştir. Yazarın bu görüşüne ben de katılıyorum. Nasıl ki iyi olmak doğuştan hamurumuzda var ise kötü olmak da bir o kadar vardır. Basit bir örnekle açıklanacak olursa küçük yaşlarda akran zorbalığı yaşamayanımız yoktur. Demem o ki biz çocukken de kötülüğü biliyorduk. Ancak tabi ki yaşantılar birini köreltip diğerini ön plana çıkarabilir. İncelememiz burada sonlanıyor. Bu kitap, iyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu. Umarım okuyan herkesin de iyi ki okudum dediği kitaplardan biri olur.
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,1bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
104 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.