Senin üstünde güneş
Güneşe kollarımı açarım.
İşimin ortasında saat on ikiyi otuz geçer.
Ben otuz dakikalığına dışarı çıkarım
Merdivenlere oturup
Dakikası bir adetten otuz çeşit seni düşünürüm.
Seninle birlikte otururken
Bir kilimi yıkayıp asarken kasalara elmalar toplarken
Yapıp ettiklerini hesabına yazarken
Borcunu öde sözünü tut artık diye sana diretirken
Ne kadar çok sen ne kadar çoksunuz o zaman
hepiniz ciddi ciddi dolaşıyorsunuz etrafımdan
Birinizi alıp yanıma koyamam
Korkarım da sizden.
otuzuncu sen mutfakta yemekten başka bir şey düşünmezken
Arapaşını batırığı etli ekmeği aç midesine indirirken
Yemeğini bitirmeni beklerim.
Molam bitiyor hadi acele et diye seslenirim.
Yatak odasına girecekken molam biter
Ben yatağına serili nevresimleri bile göremem.
Merdivenlerden inip içeri girerim
Bir Karınca saatini bekliyordur
Yuvasından çıkmak için.
Etrafına belli etmeden bakıyordur
Antenlerini elleriyle temizliyordur
Yağmur yağsa diye dua ediyordur.
Ben karınca olsaydım
Bu kadar çok çalışmazdım.
İnsan oldum ya
Değişen ne bende.
K içindir
F nin derdinde değilim.
.
senin üstünde güneş
güneşe kollarımı açarım
ufacık gözlerim incecik kaşlarım ve yassı yüzümle
güneşe bakarım.
bakarım gözlerim kaybolur .
sonra üç kere hapşırırım.
Seni anarım seni anarım
Neredesin neredesin.
Yaşamamı istemiyor musun hiç derim.