..
"O nîmetler benim mülküm değil. Ben bunların tenâvülünde hür değilim; demek başkasının malıdır ve in'amıdır. O'nun emrini bekliyorum." diye nîmeti nîmet bilir; bir şükr-ü mânevî eder. İşte bu suretle oruç, çok cihetlerle hakikî vazife-i insaniye olan şükrün anahtarı hükmüne geçer.