Kitaba ayrı bir yorum olarak bir dipnot ilave etmek istiyorum:
Şüphesiz kişinin korumaya çalıştığı millî ve mânevî değerleri de beynin gelişimi noktasında etken faktör temsil etmekte.
Bilimsel ve gelişimsel açıdan beynimizin bizi ittiği bir takım durumlar olabilir ki, bunların bazısı hem ahlâken hem de dînen uygunsuz şeyler olabilirler.
Ancak başta da belirttiğimiz üzere, kişinin korumaya çalıştığı değerler ne denli kök salmışsa benliğimizde, o oranda beynin bu gibi "emirlerini" bastırmasını sağlamış oluruz.
Örneğin, testosteron seviyesi yüksek olan erkeklerin karşılaştıkları tehditlere daha saldırgan tepkiler verdiklerinin tespitinden bahsedilmekte kitapta. Bu yüksek testosteron seviyesine sahip kişilerin aynı zamanda daha huysuz ve sabırsız oldukları da belirtilmiş. Bu yüzden kızgın yüzlerin erkeğin "dövüşçü ruhunu tutuşturduğu" öne sürülmüş.
Ancak şu da da bir gerçektir ki, Resûlullah'ın ahlâkını kendine örnek ve O'nun gibi (s.a.v.) yumuşak huylu olmayı hedef edinmiş bir erkek, şüphesiz öfke duygusunu bastırma noktasında daha başarılı olabilir...
Bilhassa buna dair Âyet ve Hadîs deryasından nasibini almışsa:
“Yumuşak davranamayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.”
[Müslim, Birr 74-76]
“Cehenneme kimin girmeyeceğini veya cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı olup insanlara kolaylık gösteren kimseleri cehennem yakmaz.”
[Tirmizî, Kıyâmet 45]
“Allah’tan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever.”
Âl-i İmrân Sûresi, 134. Âyet
“Kim sabredip bağışlarsa, bu ancak büyüklerin yapabileceği değerli bir davranıştır.”
Şûrâ Sûresi, 43. Âyet
“Nerede kolaylık varsa, orada güzellik vardır. Kolaylığın bulunmadığı her şey çirkindir.”
[Müslim, Birr 78]