Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Jean Baudrillard - Alıntılar Kaybedilen gerçeklikler bir daha asla geri dönmeyecektir. Her geçen gün daha çok haber ve bilgiye karşın giderek daha az anlamın üretildiği bir evrende yaşıyoruz. Bir kadın sevilmemeyi bağışlayabilir ama bağışlayamayacağı bir şey varsa o da baştan çıkartılma­mak ya da baştan çıkartamamaktır. Ona karşı istediğiniz kadar şefkatli ve sevecen olun, onu baştan çıkartamadığımız sürece sizden zalimce bir intikam alacağından emin olabilirsiniz. Ayartmadığınız her bir kadın sizi er ya da geç bırakıp gider... Rastlantı, dünyanın en eski ilahi gücüdür. Birine rastlamanız bazen bir ödüldür bazen de bir ceza... İktidar da yitirilir, hatta yitirilmiştir. Çevremizde iktidar kuklalarından başka bir şey yoktur. Bir başka evren düşleyebilmemiz imkânsız çünkü aşkınlıktan yoksun bir dünyada yaşıyoruz. Gerçeğe bir son veren şey gerçekten daha da gerçek gibi görünendir. Yitirdiğimiz gerçeği bir daha ancak rüyamızda görebiliriz. Her şeyin televizyon ve haber düzeyinde olup bittiği bir dünyada yaşıyoruz. Cinsellik yaşamsal süreklilik demektir. Cinsellik bir vücudu vücut yapan şeydir. “Nietzsche:” Üstündeki örtüyü kaldırdığınızda hakikatin hala aynı hakikat olduğunu sanmak bir yanılgıdır, diyordu. “İnsan, yalnızca sahte hakikat düşüncesiyle yaşayabilir. Yaşamını hakikatle sürdürmenin tek yolu budur.” “…haz, arzunun saf işleyişine üstün gelen bir meydan okumadır; çünkü onun mantığı daha da baş döndürücüdür;­ çünkü haz bir itkiden başka bir şey değilken, arzu bir tutkudur.” Gerçeğin tamamı kalıntılaşmıştır ve kalıntılaşan her şey sonsuza kadar hayal düzeyinde yinelenmekten başka bir şey yapamaz. Tarihte caydırma, soyutlama, insanları birbirlerinden kopartma ve yerlerinden yurtlarından etme rolünü üstlenen ilk düzen kapitalizmdir. En önce ortadan kaldırılması gereken şey iktidarın kendisidir. İnsanlar haberlere hem inanırlar hem de inanmazlar. Bu konuda kendi kendilerini sorgulamazlar. “Yalan söylediklerini biliyorum, ama herhalde o kadar da değildir.” diye düşünürler… "Biz değerlere ve kendi kendimize karşı duyarsızlaştık." “Herkesin her şeyden haberdar olup, hiçbir şey yapmadığı, her şeyle dayanışma içinde görünüp yerinden bile kıpırdamadığı bir dünyada yaşıyoruz.” Bu dünya yalnızca büyüleyicidir ve büyüleyicilik bir değer yargısı değildir. Yeni kentler, hipermarket ya da shopping center’ların uydularına dönüşmüşlerdir. “Cinsel arzu” , vücutların sahip oldukları göstergeleri değiş tokuş edebilme ve birbirlerine geçirme/karıştırma olasılığı demektir. Her şeye sahip olmanın yol açtığı çaresizlik Hiçbir şeye sahip olmamanın yol açtığı çaresizlik Hiçbir şey olamamanın yol açtığı çaresizlik Herkese benzemenin yol açtığı çaresizlik Hiç kimse olamamanın yol açtığı çaresizlik. Hakikat adlı boşluğu sürekli bir şeylerle kapatıp, doldurmaya çalışıyoruz. Zaten Amerikalılar için savaş demek, önce teknolojik deneme yapmak, yeni silahlarını, yöntemlerini ve güçlerini test edebilecekleri devasa bir alan bulmak demektir. Gerçek her zaman için terörist bir özelliğe sahip olmuştur. Bu çağ; görülmeye değer olmayan bir görüntüler bolluğu... İnsanları korkutma politikası, “her an bir nükleer patlama olabilir!” olasılığı üzerine kurulmuştur. Atom bombasıyla nükleer santraller, caydırma amaçlı bir kanser hastalığı gibi her yanı sarmışlardır. Bu felaketin sahip olduğu gücü birebir göstermek gibi bir aptallık yapmazlar. Bunun yerine haber ağları içine moleküler dozlarda korku şırıngalamak çok daha akıllıcadır. "Herkes kendi değerlerinin yitiminden sorumlu tuttuğu diğerlerinden öç almaya çalışıyor." Bir katliamı unutmak da katliam türünden bir şeydir. Oysa asıl maharet ölmeden önce ve ölmek yerine ortadan kaybolmayı başarabilmektir. Çocuklar bir yanda, özerk, sorumlu, özgür ve bilinçli varlıklar olmak zorundayken, öte yandan boyun eğmek, tepki göstermemek, itaat etmek ve kurallara oymak zorundadırlar. İnsan kendini dilin ihanetinden korumalı. En kötü olan şey kanserde metastaz, politikada fanatizm, biyoloji alanında zehirlilik ve enformasyon alanında dedikodudur. "Kendi ölümümüzü bile önemsemiyorsak bu bizim çoktan öldüğümüzü gösterir." Eğer iktidar zeka gerektiren bir şeyse, bu durumda aptallığın nasıl olup da bu kadar iktidarda kalabildiği ve neredeyse hiç yerinden edilemediği sorusunun yanıtlanması gerekir. Bizler artık bir senaryoya indirgenmiş toplumsalın hayatı kaymış okuyucularıyız. "Dünya giderek küresel bir görünüm kazandıkça ayrımcılık da giderek daha vahşi bir görünüm sergiliyor." İlkel toplumlardaki “iktidar kuklaları” kafası hep en az çalışan ve hayal gücünden yoksun olanlardır. "Kitleler pasifleştikçe iktidar kendinden eminleşmiştir." Felsefi kabule göre özgürlük bir düşüncedir ve onu gerçekleştirdiğimiz an yitirmiş oluruz - bir bakıma arzunun durumuna benzer, çünkü onun ideali de gerçekleştiği an silikleşir. Görüntüleri yok edenlerden değil , görülecek hiçbir şeyin olmadığı bir görüntü bolluğu üretenlerdeniz.
·
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.