"Ne çok özlemişim oğlumu. Minik elleriyle parmağımı tutan o bebek de, şimdi karşımda oturan huysuz adam da aynı kişi. Bir anlık gülüşünde tekrar çocukluğuna dönüyor.
Murat gülünce ben de gençleşiyorum. Murat gülünce mavi elbisemi giyip Eskişehir'de Mazhar'la kol kola yürüyorum. Murat gülünce her şeyi hatırlıyorum, Murat gülünce Müjgan'ın limonlu kekinden kocaman bir dilim daha yiyorum. Murat gülünce Ayvalık'ta bir sofra kuruluyor, Murat gülünce babası gibi gülüyor..."