Modern dünyanın talep ettiği içgüdüsel ketlenmeyi (inhibisyon) sürdürmek ve bu ketlenmeden doğan enerji durulmasıyla başa çıkmak için egonun değişmesi gerekir. İnsanın benliği, ihtiyaçla dış dünyanın yarattığı korku arasında sürekli olarak aynı ya da benzeri çatışmalara maruz kaldıkça, başka bir deyişle tehlikelere açık olunca katılaşır. Bu süreçte otomatik olarak işlev gören bir tepki tarzı geliştirir, yani "karakterini'' kazanır. Bu, duygusal kişiliğin kendini bir zırha sarması, dış dünyadan gelen darbeler kadar iç ihtiyaçların sürekli baskısını da zayıflatıp gidermek için sert bir kabuk geliştirmesi gerekir. Bu zırh kişiyi hoş olmayana karşı daha az duyarlı yapar, ama aynı zamanda cinsel dürtüyü ve saldırgan hareketi sınırlar, böylece başarı ve zevk alma kapasitesini azaltır. Egonun daha az esnek, daha katı hale gelmesinin ve enerji ekonomisini düzenleme yeteneğinin bu zırhın büyüklüğüne bağlı olduğunu söylüyoruz.