Malumdur ki eski dinler, cehalet, hurafeler ve bilhassa pedagojik okul edebiyatı, gayet basit ve yüzeysel gözlemlere kapılarak bazı hayvanları zalimce hükümlerle kurban etmiş ve bazılarını da layık olmadıkları mevkilere çıkarmıştır. Bu suretle baykuş ve karga uğursuzluğun, merkep ahmaklığın, domuz pisliğin, kaz alıklığın, aslan cesaretin, at zekâ ve asaletin, köpek sadakatin, bülbül aşkın, kelebek gençliğin simge ve sembolü olmuştur. Bu manalar hakikatte ne bizim hoşumuza gitmek ve ne de kehanetlerimize araç olmak üzere yaratılmayan hayvanlara yüklediğimiz kendi alıklığımız ve kendi cehaletimizdir.