İslâm medeniyeti ve kültürü dediğimiz şey de bu ilkelerin müslüman aktörler elinde zamana ve mekâna nüfuz etmiş, ete kemiğe bürünmüş halinden ibarettir. Nasıl ki medeniyet, bir dünya görüşünün zaman ve mekân koordinatlarında hayat bulması ve "maddî" bir nitelik kazanmasıysa, aynı şekilde İslâm medeniyeti de İslâm dünya görüşünün böyle maddî ve tarihî bir kimliğe bürünmesidir.