Bugünün insanı, bizler bölünmüş haldeyiz. Hayatımızı bölüp her bir parçasını
başka bir çekmeceye tıkarken kendimizi de ayırmış, başka bir çekmeceye
almışızdır. Günlük yaşam pratikleri gereğince gerekli olanı gerekli
çekmeceden alırız ancak bazen de beklemediğimiz anda bir çekmece
açılıverir. İşte bu çekmeceden çıkanların kaynağı bilinçdışıdır.
Aslına bakarsak bilincin altı, üstü, içi, dışı diye tabir edilen alanlar bilincin
farkında olmadığımız çeşitli düzlemlerinden bahsedebilmek için ortaya
konulmuş olan terimlerdir. Gerçekte varoluşun tüm boyutlarını kapsayan
ortak tözdür “bilinç” ve onun kaynağı da sonsuz zekâya sahip bir zihindir.
Buna göre insan olmayı deneyimleyen her ruh, evrensel zihnin
sınırlandırılmış bir modeliyle fiziki âlemde yaşama dahil olduğu süreçler
içerisinde bilincin yalnızca belli bir kısmının farkındadır. Bilinçlenmek ya
da bilinçli olmak denildiğinde de gerçekte bireyin bilincinin farkındalığını
artırması kastedilmektedir.