Gönderi

656 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Taslakta kalmış bir inceleme :-|
İnsanın fıtrat olarak kötü olduğu gerçeğini kabullenmesi bir nevi insanoğlunun kendi gerçeğinin sınırlarına varmasıdır. Her insan bu ümitsizliğin pençesinde kıvranmıştır bir dönem. Bu kitap da tıpkı böyle hissettirdi bana. Hep "hayır bu böyle olamaz" dedikçe, olmaz dediklerim oluverdi. İmkansız dediklerim monotonlaştı zihnimde. Richard Papen, belki kendisi gibi sıradan yaşamının kıyısında biraz ötekileşmiş bir şahsiyet. Gün içerisinde herhangi bir zamanda karşımıza çıkan insanlardan pek farkı olmasada, ne yapacağını bilmeden gittiği bir üniversitede Yunan Dili ve Edebiyatı Profesörü Julian ve onun öğrencileri ile hiç beklemediği bir ilişki kurar. Uzaktan uzağa asla ulaşamadığı, bir köşeden bakıverdiği uzak bir hayaldir Julian ve diğerleri. Richard'ın bu hali hiç de uzak değildir bize. Hani bazen birine hayran olur; taparcasına, merak dolu bir hissiyatla merak eder insan. Sonra gün gelir; tanışır, konuşur, bir çift kelam ediverirsin ve aslında ne kadar yanıldığını anlarsın. Senin karşında aslında kusurlarıyla hatalarıyla bir insan vardır ve senden kendisini o haliyle kabullenmeni bekler. Richard'ı ve içinde bulunduğu durumu özetler niteliktedir aslında bu ve ilerleyen sayfalarda daha da anlam kazanır. Richard içten içe artık o "insanlardan" biri olamayacağı gerçeğini kabullenmişken aniden taparcasına saplantılı bir merakla seyrettiği insanların arasına düşer. İlk başlarda Richard için her şey mükemmel bir film karesi gibi gelir. Daha sonrasında aslında yanlış filmde olduğunu fark etse de kendini ana karekter olmaktan alıkoyamaz çünkü her şey dehşet verecek kadar güzeldir. Richard Papen ve dostlarının yunan diline ve köklerine olan ilgisi ile başlayan kitabımız gittikçe tuhaflaşan bir hal alarak kanlı ayinler, karmaşık ilişkiler, sırlar, cinayet, kandırmacalar ve yalanlarla çevrelenmiş bir hikayeye evriliyor. Aslında kitabın en beğendiğim yönü  gençliğin yalnızca uyuşturucu, aşk, cinsellik, zorbalık, depresyon vb. klişe olaylardan ibaret olmadığını; gençliğin daha derin ve spesifik noktalarını ortaya çıkararak kendi benliğimizi bile sorguya çekmemize sebep olmasıydı. Zaman zaman etikleri, normları, dogmaları sorgulaması ahlak anlayışının değişimini ve bazen insanoğlunun ruhundan geçen fakat söylemeye cesareti olmayan düşünceleri dile getirmesi sebebiyle okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda yunan mitolojisinden tutun da; sanat, psikoloji ve felsefeye kadar barındırdığı alıntılarla zengin bir içeriğe sahipti. Karekterlere gelirsek hepsinin kendine has kusurları, kendine has zevkleri ve vahşi yönleri vardı. Fakat geriye dönüp bakınca kafamda hiç unutamayacağım bir karekter kaldığını fark ettim. Sanki günümüzde değil de antik çağlarda yaşamış ve o dönemlerin havasını solumuş bir karekter gibi hissettiren Henry Winter... Manipülasyon yeteneğiyle inanılmaz bir dehşetin içine sürükleyen ve zekasıyla her seferinde şaşırtan biri oldu benim için. Bu yönüyle de bende derin izler bırakan insanlardan biri haline geldi. Kitap şimdilik bu türde okuduğum kitaplar arasında birçok yönü ile dark akademia tarzını en iyi yansıtan kitap bence. Bu nedenle bu tarz okumayı sevenler mutlaka okusun.
Donna Tartt
Donna Tartt
benim favori yazarlarımdan oldu ve tüm kitaplarını bitirmek istiyorum. Şu an Türkçeye çevrilmiş üç kitabı var bildiğim kadarıyla ve
Saka Kuşu
Saka Kuşu
ile
Gizli Tarih
Gizli Tarih
bana birbirinden güzel hatıralar bıraktılar. Son olarak yazarın diline alışıp benimsemek için doğru başlangıç kitabının bu kitap olduğunu düşünüyorum. Zira Saka Kuşu kitabı her ne kadar yazarın en sevilen kitabı olsa da akıcılık konusunda bence Gizli Tarih daha iyiydi. Başka kitaplarda görüşmek umudu ile Sağlıcakla kalın...
Gizli Tarih
Gizli TarihDonna Tartt · Pegasus Yayınları · 20181,623 okunma
·
4 plus 1
·
121 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.