Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ben konuştuğum za­man, yalnızca düşündüğüm şeyden ötürü var olduğumun, bilincine varmıyorum, ama düşüncemin ve "kavramın" en yakı­nında, dünya içine düşmeyen, dışarı ver­dikçe duyduğum- anladığım (j'entends), benim salt ve özgür kendiliğindenliğime (spontanéité) dayalı gibi görünen, hiçbir aleti, aksesuarı, dünyadan almana hiçbir gücü kullanmayı gereksindirmeyen, bir göstereni de muhafaza ettiğimi biliyo­rum. Yalnızca gösteren ve gösterilen bir­leşmiş gibi olmuyor, bu karışıklıkta göste­ren kavramı, kendi olduğu gibi, kendi bulunuşundan başka hiçbir şeye gönderme yapmadan, kendi kendisini sunmasına bırakmak için, kendini silmiş veya saydam­laştırmış gibi oluyor. Gösterenin dışsallığı indirgenmiş gibi oluyor. Tabii ki, bu dene­yim bir tuzaktır, fakat öyle bir tuzak ki onun zorunluluğunda (nécessité) bütün bir yapı, (structure) veya bütün bir dönem kendini örgütlemiştir; bu dönemin derin­liklerinden bir göstergebilim kendini öyle yapılaştırmıştır ki, temel kavramları ve ön varsayımları Platon’dan Husserl’e Aristoteles’ten, Rousse au’dan Hegel'e vb., kadar açıkça saptanabilinir.
Sayfa 39 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.